31 Ağustos 2007 Cuma

Türk Komandolar, nasıl eğitiliyor?




Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanı Tuğgeneral Serdar Ekizoğlu, Türk Milletinin başında tarih boyunca her zaman bir musibet olduğunu ifade ederek, "İnşallah, bu eğitimlerle başımızdaki musibetlerin üstesinden geleceğiz" dedi. Genelkurmay Başkanlığı, Asteğmen, Uzman Erbaş ile erbaş ve erlerin aldıkları eğitimin yerinde görülmesi amacıyla Eğirdir'deki Dağ Komando Eğitim Merkezi Komutanlığına bir basın turu düzenledi. Faaliyet kapsamında burada eğitim gören personelin gece şartlarındaki eğitimleri izlendi.


AA-Temsili olarak karakol bölgesine terörist saldırısının ardından, termal kamera sistemleri ve gece görüş dürbünlü silahlarla terörist grubun yerini tespit eden komandolar, aydınlatma malzemelerinden yararlanarak saldırının gerçekleştiği bölgeyi aydınlattı. Buraya, karşı saldırı düzenleyen komandolar, terörist saldırısını püskürterek, grubu etkisiz hale getirdi.
Daha sonra gece sızma parkurunda eğitim gören uzman erbaşların, sahici mermilerin kullanıldığı makineli tüfek, piyade tüfeği, roketatar ve havan atışları altında gerçekleştirdikleri geçiş izlendi.
Personelin kendine güveninin artması amacıyla gerçekleştirilen eğitim çalışması sırasında personelin 3 metre kadar yakınında tahrip kalıpları patlatıldı. Daha sonra 12 günlük arazi tatbikatına çıkacak asteğmenlerin hazırlık çalışması izlendi.
Faaliyetlerin ardından açıklama yapan Eğirdir Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanı Tuğgeneral Ekizoğlu, Türk Milletinin başında tarih boyunca her zaman bir musibet olduğunu ifade ederek, "İnşallah, bu eğitimlerle başımızdaki musibetlerin üstesinden geleceğiz" dedi.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin büyük bir değişim içinde olduğunu vurgulayan Tuğgeneral Ekizoğlu, özellikle komando ihtisas eğitimi alan personele yönelik bir dizi maddi ve manevi tedbir alındığını belirtti.
Eğitim gören asteğmenlerin her birinin mühendis, hukukçu ve doktor gibi mesleklerden geldiğini ifade eden Ekizoğlu, burada aldıkları eğitimlerle sosyal hayatta Türk halkına katkıda bulunacaklarına olan inancını dile getirdi.
***
Genelkurmay Başkanlığı, burada eğitim gören asteğmen, uzman erbaş ile erbaş ve erlerin eğitim faaliyetlerinin yerinde görülmesi amacıyla basın turu düzenledi.
Okul Eğitim Merkezi Komutanı Tuğgeneral Serdar Ekizoğlu, burada verdiği brifingde, görevlerinin buraya gelen personele komando niteliği kazandırmak, arazi ve iklim koşullarına uygun ve muharebenin en olumsuz şartlarında görev alabilecek şekilde eğitmek olduğunu belirtti. Acemi erleri de iç güvenlik harekatına hazırladıklarını ifade eden Tuğgeneral Ekizoğlu, burada komando ve iç güvenlik harekatı eğitimi ile acemilere yönelik eğitim başlıkları altında eğitim programı uygulandığını anlattı. Personelin, liderlik vasfını kazanmış, fiziki kondisyonu yüksek ve savaşçı ruha sahip olarak yetiştirildiğini dile getiren Tuğgeneral Ekizoğlu, okuldaki 127 değişik parkurda eğitim verdiklerini belirtti.
"Taş yağacak eğitim dışarıda yapılacak" parolasıyla eğitimlerin yüzde 96'sını dışarıda, yüzde 60'ını da gece koşullarında gerçekleştirdiklerini vurgulayan Tuğgeneral Ekizoğlu, her eğitim döneminde 3-5 defa da plansız gece eğitimi yaptıklarını kaydetti. Personelin haftada bir gece yürüyüşü ve hedef bulma eğitiminden geçirildiğini, asteğmen adaylarının 700 metreden 45 kilometreye kadar hedef bulma eğitimi icra ettiğini dile getiren Tuğgeneral Ekizoğlu, ağırlığı 30-40 kilogram arasında değişen sırt çantalarıyla da 14-50 kilometre arasında yürüyüşler yapıldığını anlattı. Personelin uzun süreli operasyonlara alışabilmesi için barınma ile ilgili herhangi bir teçhizatı olmadan, ormanlık alanda 12 günlük iç güvenlik tatbikatına katıldığını ifade eden Tuğgeneral Ekizoğlu, acemi erlerin ise 8-25 kilometre arasında gece yürüyüşüne katıldıklarını, 2 gece arazide kalacak şekilde iç güvenlik tatbikatı icra ettiklerini kaydetti.
Tuğgeneral Ekizoğlu, "Dağ Komando Okulunda verilen eğitim, en üst düzeyde, uluslararası benzerlerinin de üstündedir" diye konuştu. Komando temel ve ihtisas kursunun 155 gün sürdüğünü, ABD'deki Ranger Kursu'nun ise 61 günde tamamlandığını vurgulayan Tuğgeneral Ekizoğlu, Ranger Kursu'nda su eğitimi, kayakçılık, kış ve şiddetli soğukta muharebe gibi eğitimlerin verilmediğine dikkati çekti. Kurslara yabancı ülkelerden personelin de katıldığını ifade eden Tuğgeneral Ekizoğlu, 2002-2007 arasında 8 bin 724 personelin eğitildiğini, bunların yüzde 12'sini yabancı ülkelere mensup personelin oluşturduğunu söyledi. Okulda hala Çek Cumhuriyeti'nden 26 kursiyerin eğitim gördüğünü, daha önce de 20 Afgan kursiyere komando kursu verildiğini anlatan Tuğgeneral Ekizoğlu, 1993'ten beri 15 ülkeden 747 kursiyerin burada eğitim aldığını vurguladı. Okulda bu yıl 14 farklı kurs icra edildiğini belirten Tuğgeneral Ekizoğlu, 904 personele şu anda komando eğitimi verildiğini, 8 bin 426 acemi erbaşın da halen eğitim gördüğünü kaydetti.
-İÇ GÜVENLİK EĞİTİMİNİN AMACI-
İç güvenlik eğitiminin amaçlarıyla ilgili de bilgi veren Tuğgeneral Ekizoğlu, personeli, zor ve meyilli arazilerde 25-30 kilometre yürüyerek teröristlerle temas sağlayabilecek, çatışmaya girecek ve etkisiz hale getirecek şekilde eğittiklerini anlattı. İç güvenlik eğitimlerinin gece, bölge ve arazi şartlarına uygun olarak tecrübeli eğitmenler nezaretinde yapıldığını dile getiren Tuğgeneral Ekizoğlu, eğitimdeki atışların gerçek koşullara uygun olarak hakiki mühimmatla yapıldığını, tamamen gerçeğe yakın şartların sağlandığını anlattı.
Son dönemde en büyük tehdidin uzaktan komutalı patlayıcı ve mayınlar olduğunu vurgulayan Tuğgeneral Ekizoğlu, personelin bu kapsamda mayın ve el yapımı patlayıcı maddeler dershanesinde eğitildiğini belirtti. Bölgeye gidecek subay, astsubay ve uzman erbaşın bilgi tazeleme kurslarına alındığını, birliklerine teslim olmalarının ardından da 15-30 günlük oryantasyon eğitimi uygulandığını kaydeden Tuğgeneral Ekizoğlu, personele halkla ilişkiler, iç güvenlik bölgelerinin emniyete alınması, teröristlerle temas, teröristlerin taktik ve teknikleri, ilk yardım gibi eğitimlerin verildiğini anlattı.
Tuğgeneral Ekizoğlu, "Okulumuz tüm personeliyle, verilen görevleri bundan önce olduğu gibi bundan sonra da artan şevk ve inançla ülkemizin şartlarını dikkate alarak personelimizi en iyi şekilde yetiştirmeye devam edecektir" diye konuştu.
-KOMANDOLARIN EĞİTİMİ-
Daha sonra asteğmen, uzman erbaş ve çavuş adaylarının iç güvenlik eğitimleri izlendi.
İç güvenlik harekatına yönelik olarak en üst seviyede eğitilen komandolar, eğitimleriyle terörle mücadelede hazırlık ve kararlılıklarını bir kez daha gözler önüne serdiler. Mayın ve el yapımı patlayıcı madde dershanesinde bilgi veren Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutan Yardımcısı Korgeneral Necdet Özel, bölgede meydana gelen mayın ve patlayıcı madde saldırılarının yüzde 70'inin patlama gerçekleşmeden etkisiz hale getirildiğini söyledi. Bölgeye gönderilen bütün birliklerin iç güvenlik eğitiminden, komando birliklerine gönderilenlerin komando eğitiminden geçirildiğini belirten Korgeneral Özel, bütün TSK mensupları olarak büyük gayret içinde olduklarını vurguladı.
Yetkililer, yılbaşından 22 Hazirana kadar bölgede mayınlı ve uzaktan komutalı düzenekle yapılan 76 patlamanın meydana geldiğini belirttiler. Dershanede mayın ve patlayıcı maddeleri tanıma, tespit etme ve etkisiz hale getirme eğitimi veriliyor.
Merkezde maket üzerinde motorlu araçlarla intikallerde rastlanan el yapımı patlayıcılarla mücadele konusunda da detaylı eğitimler uygulanıyor. Personele, cep telefonu veya telsizle kontrol edilen patlayıcılara yönelik yoğun eğitimler de veriliyor.
Personel, boş meşrubat kutusu, oto alarmı, oyuncak araba, kapı zili ile çalışan çeşitli düzenekler konusunda da bilgilendiriliyor.
Çatışma bölgesinde teröristlerin üzerine yerleştirilen patlayıcılara nasıl müdahale edileceği konusunun da işlendiği dershanede, canlı bomba düzenekleri ve alınacak tedbirler de personele gösteriliyor.
Daha sonra iç güvenlik bölgesinde görev yapan komando kolu tanıtıldı. 27 personelden oluşan bir kolda manevra timlerinin yanı sıra mayın dedektörcüsü, ilk yardım ve telsiz, telefon personeli ile destek unsurları bulunuyor. Komando kolları, koordinat cihazları, gece görüş cihazları ve silahlarını da beraberinde bulunduruyor. Bir komando kolu, 30-40 kilogram yükle günde ortalama 30 kilometre mesafe yürüyor.
Türk komandosu, uluslararası standartların da üzerinde saatte 4 kilometre yerine 6 kilometre yol katediyor.
Komando kolunun tanıtımının ardından da henüz 4 haftalık eğitim görmüş çavuş adaylarının gerçek mühimmatla yaptıkları tatbikat izlendi. Kol halinde ilerleyen çavuş adayları terörist saldırısı üzerine mevzi alarak başarılı bir şekilde operasyon düzenledi.
Daha sonra 10 istasyondan oluşan mayın ve bubi tuzaklı patlayıcılarla mücadele parkuru gezildi.
Mayın dedektörüyle arazide arama yapan personel, tespit ettiği mayınları işaret malzemesiyle belirgin hale getirdi.
Burada radyo frekans karıştırma ve köreltme sistemi de tanıtıldı. Sistem, cep telefonu ve telsiz gibi tuzaklı patlayıcı maddelere karşı son dönemde bölgedeki birliklerde kullanıma sunuldu. Yetkililer, sistemin şu anda bölgedeki birliklerin ihtiyacı seviyesinde dağıtıldığını ve tamamen yerli sistem üzerinde geliştirme çalışmalarının sürdüğünü vurguladılar.
Buradan, nefse güven eğitim parkuruna geçilerek tırmanma, atlama, metruk binalara operasyon eğitimleri sergilendi. Daha sonra askeri aracın pusuya düşürülmesi ve karşı koyma eğitimi icra edildi. Eğitime katılan personel, yolda meydana gelen patlamanın ardından araçlardan inerek saldırının yapıldığı yöne doğru manevraya geçti. Yoğun ateş baskısı altına alınan teröristler etkisiz hale getirildi.
Daha sonra asteğmen komando adaylarının bir terörist grupla teması girmelerine dayanan senaryo, iç güvenlik harekatının gerçekleştirildiği bölge şartlarına uygun dağlık bir arazide, gerçek mühimmat kullanılarak, keskin nişancı desteğiyle icra edildi. Asteğmenlerin bu eğitimlerinin günde 6-7 saat sürdüğü belirtildi.
Daha sonra asteğmen komando adayları ve uzman erbaşların, sarp dağlarla çevrili çukur bir alanda gerçekleştirdikleri arazi arama eğitimi izlendi. Bölgeyi emniyete alan komandolar, uygun ilerleme teknikleriyle ilerleyerek ve kurulan tuzaklara karşı uygun hareket ederek terörist grubu takibe aldı. Bu sırada operasyonda yaralanan bir personelin helikopterle bölgeden alınmasına yönelik eğitim faaliyeti de başarıyla gerçekleştirildi.
Basın turuna, aralarında basın kuruluşlarının üst düzey yöneticileri ve köşe yazarlarının da bulunduğu 69 basın mensubu katıldı.


Türk Komandolar, nasıl eğitiliyor?




Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanı Tuğgeneral Serdar Ekizoğlu, Türk Milletinin başında tarih boyunca her zaman bir musibet olduğunu ifade ederek, "İnşallah, bu eğitimlerle başımızdaki musibetlerin üstesinden geleceğiz" dedi. Genelkurmay Başkanlığı, Asteğmen, Uzman Erbaş ile erbaş ve erlerin aldıkları eğitimin yerinde görülmesi amacıyla Eğirdir'deki Dağ Komando Eğitim Merkezi Komutanlığına bir basın turu düzenledi. Faaliyet kapsamında burada eğitim gören personelin gece şartlarındaki eğitimleri izlendi.


AA-Temsili olarak karakol bölgesine terörist saldırısının ardından, termal kamera sistemleri ve gece görüş dürbünlü silahlarla terörist grubun yerini tespit eden komandolar, aydınlatma malzemelerinden yararlanarak saldırının gerçekleştiği bölgeyi aydınlattı. Buraya, karşı saldırı düzenleyen komandolar, terörist saldırısını püskürterek, grubu etkisiz hale getirdi.
Daha sonra gece sızma parkurunda eğitim gören uzman erbaşların, sahici mermilerin kullanıldığı makineli tüfek, piyade tüfeği, roketatar ve havan atışları altında gerçekleştirdikleri geçiş izlendi.
Personelin kendine güveninin artması amacıyla gerçekleştirilen eğitim çalışması sırasında personelin 3 metre kadar yakınında tahrip kalıpları patlatıldı. Daha sonra 12 günlük arazi tatbikatına çıkacak asteğmenlerin hazırlık çalışması izlendi.
Faaliyetlerin ardından açıklama yapan Eğirdir Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanı Tuğgeneral Ekizoğlu, Türk Milletinin başında tarih boyunca her zaman bir musibet olduğunu ifade ederek, "İnşallah, bu eğitimlerle başımızdaki musibetlerin üstesinden geleceğiz" dedi.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin büyük bir değişim içinde olduğunu vurgulayan Tuğgeneral Ekizoğlu, özellikle komando ihtisas eğitimi alan personele yönelik bir dizi maddi ve manevi tedbir alındığını belirtti.
Eğitim gören asteğmenlerin her birinin mühendis, hukukçu ve doktor gibi mesleklerden geldiğini ifade eden Ekizoğlu, burada aldıkları eğitimlerle sosyal hayatta Türk halkına katkıda bulunacaklarına olan inancını dile getirdi.
***
Genelkurmay Başkanlığı, burada eğitim gören asteğmen, uzman erbaş ile erbaş ve erlerin eğitim faaliyetlerinin yerinde görülmesi amacıyla basın turu düzenledi.
Okul Eğitim Merkezi Komutanı Tuğgeneral Serdar Ekizoğlu, burada verdiği brifingde, görevlerinin buraya gelen personele komando niteliği kazandırmak, arazi ve iklim koşullarına uygun ve muharebenin en olumsuz şartlarında görev alabilecek şekilde eğitmek olduğunu belirtti. Acemi erleri de iç güvenlik harekatına hazırladıklarını ifade eden Tuğgeneral Ekizoğlu, burada komando ve iç güvenlik harekatı eğitimi ile acemilere yönelik eğitim başlıkları altında eğitim programı uygulandığını anlattı. Personelin, liderlik vasfını kazanmış, fiziki kondisyonu yüksek ve savaşçı ruha sahip olarak yetiştirildiğini dile getiren Tuğgeneral Ekizoğlu, okuldaki 127 değişik parkurda eğitim verdiklerini belirtti.
"Taş yağacak eğitim dışarıda yapılacak" parolasıyla eğitimlerin yüzde 96'sını dışarıda, yüzde 60'ını da gece koşullarında gerçekleştirdiklerini vurgulayan Tuğgeneral Ekizoğlu, her eğitim döneminde 3-5 defa da plansız gece eğitimi yaptıklarını kaydetti. Personelin haftada bir gece yürüyüşü ve hedef bulma eğitiminden geçirildiğini, asteğmen adaylarının 700 metreden 45 kilometreye kadar hedef bulma eğitimi icra ettiğini dile getiren Tuğgeneral Ekizoğlu, ağırlığı 30-40 kilogram arasında değişen sırt çantalarıyla da 14-50 kilometre arasında yürüyüşler yapıldığını anlattı. Personelin uzun süreli operasyonlara alışabilmesi için barınma ile ilgili herhangi bir teçhizatı olmadan, ormanlık alanda 12 günlük iç güvenlik tatbikatına katıldığını ifade eden Tuğgeneral Ekizoğlu, acemi erlerin ise 8-25 kilometre arasında gece yürüyüşüne katıldıklarını, 2 gece arazide kalacak şekilde iç güvenlik tatbikatı icra ettiklerini kaydetti.
Tuğgeneral Ekizoğlu, "Dağ Komando Okulunda verilen eğitim, en üst düzeyde, uluslararası benzerlerinin de üstündedir" diye konuştu. Komando temel ve ihtisas kursunun 155 gün sürdüğünü, ABD'deki Ranger Kursu'nun ise 61 günde tamamlandığını vurgulayan Tuğgeneral Ekizoğlu, Ranger Kursu'nda su eğitimi, kayakçılık, kış ve şiddetli soğukta muharebe gibi eğitimlerin verilmediğine dikkati çekti. Kurslara yabancı ülkelerden personelin de katıldığını ifade eden Tuğgeneral Ekizoğlu, 2002-2007 arasında 8 bin 724 personelin eğitildiğini, bunların yüzde 12'sini yabancı ülkelere mensup personelin oluşturduğunu söyledi. Okulda hala Çek Cumhuriyeti'nden 26 kursiyerin eğitim gördüğünü, daha önce de 20 Afgan kursiyere komando kursu verildiğini anlatan Tuğgeneral Ekizoğlu, 1993'ten beri 15 ülkeden 747 kursiyerin burada eğitim aldığını vurguladı. Okulda bu yıl 14 farklı kurs icra edildiğini belirten Tuğgeneral Ekizoğlu, 904 personele şu anda komando eğitimi verildiğini, 8 bin 426 acemi erbaşın da halen eğitim gördüğünü kaydetti.
-İÇ GÜVENLİK EĞİTİMİNİN AMACI-
İç güvenlik eğitiminin amaçlarıyla ilgili de bilgi veren Tuğgeneral Ekizoğlu, personeli, zor ve meyilli arazilerde 25-30 kilometre yürüyerek teröristlerle temas sağlayabilecek, çatışmaya girecek ve etkisiz hale getirecek şekilde eğittiklerini anlattı. İç güvenlik eğitimlerinin gece, bölge ve arazi şartlarına uygun olarak tecrübeli eğitmenler nezaretinde yapıldığını dile getiren Tuğgeneral Ekizoğlu, eğitimdeki atışların gerçek koşullara uygun olarak hakiki mühimmatla yapıldığını, tamamen gerçeğe yakın şartların sağlandığını anlattı.
Son dönemde en büyük tehdidin uzaktan komutalı patlayıcı ve mayınlar olduğunu vurgulayan Tuğgeneral Ekizoğlu, personelin bu kapsamda mayın ve el yapımı patlayıcı maddeler dershanesinde eğitildiğini belirtti. Bölgeye gidecek subay, astsubay ve uzman erbaşın bilgi tazeleme kurslarına alındığını, birliklerine teslim olmalarının ardından da 15-30 günlük oryantasyon eğitimi uygulandığını kaydeden Tuğgeneral Ekizoğlu, personele halkla ilişkiler, iç güvenlik bölgelerinin emniyete alınması, teröristlerle temas, teröristlerin taktik ve teknikleri, ilk yardım gibi eğitimlerin verildiğini anlattı.
Tuğgeneral Ekizoğlu, "Okulumuz tüm personeliyle, verilen görevleri bundan önce olduğu gibi bundan sonra da artan şevk ve inançla ülkemizin şartlarını dikkate alarak personelimizi en iyi şekilde yetiştirmeye devam edecektir" diye konuştu.
-KOMANDOLARIN EĞİTİMİ-
Daha sonra asteğmen, uzman erbaş ve çavuş adaylarının iç güvenlik eğitimleri izlendi.
İç güvenlik harekatına yönelik olarak en üst seviyede eğitilen komandolar, eğitimleriyle terörle mücadelede hazırlık ve kararlılıklarını bir kez daha gözler önüne serdiler. Mayın ve el yapımı patlayıcı madde dershanesinde bilgi veren Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutan Yardımcısı Korgeneral Necdet Özel, bölgede meydana gelen mayın ve patlayıcı madde saldırılarının yüzde 70'inin patlama gerçekleşmeden etkisiz hale getirildiğini söyledi. Bölgeye gönderilen bütün birliklerin iç güvenlik eğitiminden, komando birliklerine gönderilenlerin komando eğitiminden geçirildiğini belirten Korgeneral Özel, bütün TSK mensupları olarak büyük gayret içinde olduklarını vurguladı.
Yetkililer, yılbaşından 22 Hazirana kadar bölgede mayınlı ve uzaktan komutalı düzenekle yapılan 76 patlamanın meydana geldiğini belirttiler. Dershanede mayın ve patlayıcı maddeleri tanıma, tespit etme ve etkisiz hale getirme eğitimi veriliyor.
Merkezde maket üzerinde motorlu araçlarla intikallerde rastlanan el yapımı patlayıcılarla mücadele konusunda da detaylı eğitimler uygulanıyor. Personele, cep telefonu veya telsizle kontrol edilen patlayıcılara yönelik yoğun eğitimler de veriliyor.
Personel, boş meşrubat kutusu, oto alarmı, oyuncak araba, kapı zili ile çalışan çeşitli düzenekler konusunda da bilgilendiriliyor.
Çatışma bölgesinde teröristlerin üzerine yerleştirilen patlayıcılara nasıl müdahale edileceği konusunun da işlendiği dershanede, canlı bomba düzenekleri ve alınacak tedbirler de personele gösteriliyor.
Daha sonra iç güvenlik bölgesinde görev yapan komando kolu tanıtıldı. 27 personelden oluşan bir kolda manevra timlerinin yanı sıra mayın dedektörcüsü, ilk yardım ve telsiz, telefon personeli ile destek unsurları bulunuyor. Komando kolları, koordinat cihazları, gece görüş cihazları ve silahlarını da beraberinde bulunduruyor. Bir komando kolu, 30-40 kilogram yükle günde ortalama 30 kilometre mesafe yürüyor.
Türk komandosu, uluslararası standartların da üzerinde saatte 4 kilometre yerine 6 kilometre yol katediyor.
Komando kolunun tanıtımının ardından da henüz 4 haftalık eğitim görmüş çavuş adaylarının gerçek mühimmatla yaptıkları tatbikat izlendi. Kol halinde ilerleyen çavuş adayları terörist saldırısı üzerine mevzi alarak başarılı bir şekilde operasyon düzenledi.
Daha sonra 10 istasyondan oluşan mayın ve bubi tuzaklı patlayıcılarla mücadele parkuru gezildi.
Mayın dedektörüyle arazide arama yapan personel, tespit ettiği mayınları işaret malzemesiyle belirgin hale getirdi.
Burada radyo frekans karıştırma ve köreltme sistemi de tanıtıldı. Sistem, cep telefonu ve telsiz gibi tuzaklı patlayıcı maddelere karşı son dönemde bölgedeki birliklerde kullanıma sunuldu. Yetkililer, sistemin şu anda bölgedeki birliklerin ihtiyacı seviyesinde dağıtıldığını ve tamamen yerli sistem üzerinde geliştirme çalışmalarının sürdüğünü vurguladılar.
Buradan, nefse güven eğitim parkuruna geçilerek tırmanma, atlama, metruk binalara operasyon eğitimleri sergilendi. Daha sonra askeri aracın pusuya düşürülmesi ve karşı koyma eğitimi icra edildi. Eğitime katılan personel, yolda meydana gelen patlamanın ardından araçlardan inerek saldırının yapıldığı yöne doğru manevraya geçti. Yoğun ateş baskısı altına alınan teröristler etkisiz hale getirildi.
Daha sonra asteğmen komando adaylarının bir terörist grupla teması girmelerine dayanan senaryo, iç güvenlik harekatının gerçekleştirildiği bölge şartlarına uygun dağlık bir arazide, gerçek mühimmat kullanılarak, keskin nişancı desteğiyle icra edildi. Asteğmenlerin bu eğitimlerinin günde 6-7 saat sürdüğü belirtildi.
Daha sonra asteğmen komando adayları ve uzman erbaşların, sarp dağlarla çevrili çukur bir alanda gerçekleştirdikleri arazi arama eğitimi izlendi. Bölgeyi emniyete alan komandolar, uygun ilerleme teknikleriyle ilerleyerek ve kurulan tuzaklara karşı uygun hareket ederek terörist grubu takibe aldı. Bu sırada operasyonda yaralanan bir personelin helikopterle bölgeden alınmasına yönelik eğitim faaliyeti de başarıyla gerçekleştirildi.
Basın turuna, aralarında basın kuruluşlarının üst düzey yöneticileri ve köşe yazarlarının da bulunduğu 69 basın mensubu katıldı.


YARININ TÜRKÜSÜ

Arkadaşlar, haydi artık saflar dizilsin!
Uzak, yakın ufuklardan koşup gelerek
Belde çelik kılıç, içte çelikten yürek
Taşıyanlar saflardaki yerini bilsin!

Bir çığ gibi yürüyelim gözler ilerde;
Keder, elem her ne varsa geride kalsın!
Tehlikeler duman gibi tüterken yerde
Arkadaki her düşünce sönüp ufalsın.

Kahramanlar yürük gider ölüme karşı,
Bir sevgili gibi onu basar bağrına!
Bak, uzaktan çalınıyor bir zafer marşı,
Yürüyelim şu doğmakta olan yarına...

Sen ne kadar güzel şeysin, ey şanlı ölüm!
Bizim bütün talihimiz sende saklıdır.
Ey dünyada her yiğite nişanlı ölüm,
Zevki sende arayanlar elbet haklıdır.

Köprüköy'den, Pilevne'den gelen ses nedir?
Çanakkale şehitleri dirildiler mi?
Çocuklarda yeni doğan bu heves nedir?
Kocamışlar bir sır için gençlik diler mi?

Saflarımız seylerse de yine ileri!..
Düşenlerin kanlarından doğar bir şafak!
Haydi sarssın yeri, göğü cenk türküleri;
Kanımızla burda yarın güller açacak.

Hüseyin Nihal Atsız

VATAN SAĞOLSUN

VATAN SAĞOLSUN

Bir patlama,bir soğuk demir, bir rüzgar sesi,
Tüm hayat bir parmakta, verilmiş son nefesi...
Ay Yıldız nişan olmuş da göğsüne buyurmuş,
Bu yara Mehmet\'imin vatana hediyesi...
Bir patlama,bir soğuk demir, bir rüzgar sesi!

Bu onur, bu gurur, kahramanlık abidesi,
Tarihine yazdığın Türklük'ün efsanesi...
Kanın toprağa ad koymuş da vatan buyurmuş,
Bu ada adanan kanlar bir veda busesi...
Bu onur, bu gurur, kahramanlık abidesi!

Bir kırmızı, bir beyaz, bir millet efsanesi,
Bu Ay, bu Yıldız, bir kahramanlığın simgesi,
Tüm dağları taşları onlara selam durmuş,
Aldığımız her nefes bir şehit hediyesi...
Bir kırmızı, bir beyaz, bir millet efsanesi!

Bir hüzün, bir şeref, doğrulur şehit annesi,
Tabutta aksi belirir görülünce nicesi,
Gökyüzü ağlarmış da yeryüzü can bulurmuş,
Bir anadan duyulunca 'Vatan Sağolsun' sesi...
Bir hüzün, bir şeref, doğrulur şehit annesi!

İlker ÜNLÜ
Hv.Plt.Tğm
10 Mayıs 2006



TEĞMENİM

Akşam Olunca
Senin Gözlerinde Hayaller Uçuşurdu Teğmenim
Sigarandan Ak Özlemler Çekerdin İçine
Dalardın Bir Zaman
Senin Gözlerin Konuşurdu Teğmenim.

Çok Uzaklardan Bir Yel Eserdi Gönlünce
Bir Şarkı Mırıldanırdın Kadere İnat
Sonra Yorgun Mısralar Dökülürdü Dudaklarından
Buram Buram Hasret Kokan, Gül Kokan
Sen Sırtındaki Giysilere Tutsaktın Teğmenim
Sen Göklerin Özgürlüğüne
Sen Maviye Tapardın, Tanrı'dan Sonra
Senin Düşmanın Karanlıklardı Teğmenim..
Dışarıda Yağmur Yağıyor Ağır Ağır
Hoşuna Giderdi Değil Mi Teğmenim
Efkarlanıp Efkarlanıp Da Bir Zamanlar
Çıkar Dolaşırdın Islak Sokaklarda Yapayalnız
Üzerine Düşen Her Yağmur Damlasında
Anardın En Mutlu Günlerini Birer Birer....

O Günlerde Sevdiğin Vardı Yanında
Şimdi Özlemini Çektiğin
Çok Mu Uzak O Günler Teğmenim
Yoksa Geri Gelmeyecek Diye Mi Korkuyorsun
Hani Sen Korku Bilmezdin
Hani Geçecektin Tüm Engelleri Göklerde
Söz Vermiştin Beyaz Gelinlik Giydirecektin
Mavi Gökler Kadeh Olacaktı
Dans Edecektin Sevgilinle Sonsuz Bulutlarda......

Yine Hüzün Çöktü Kartal Gözlerine
İyice Islandın, Bırak Artık Yağmura Meydan Okumayı
Zaten Sırılsıklamsın Aşkınla Sen.
Öyle Bir Aşk Ki Bu Olanaksız
Bir Yanda Gökyüzü, Bir Yanda Sevgilin
Ayırt Edemezdin Sen İkisini Birbirinden
Bir Yanda Mavi Gözler, Öte Yanda Sonsuz Bir Tutku
Bir Tutku Ki Nelere Mal Oldu Teğmenim..

Sen Böyle İstemiştin
Hep Son Nefesime Dek Serçe Kadar Hür
Kartal Kadar Yırtıcı Olacağım Demiştin
Oldun Teğmenim Oldun İşte
Bu Muydu İstediğin, Özlediğin Sonbahar
Hani Okulda Hep Beklediğin Eylül Özlemi
Esen Tatlı Rüzgar, Doğa Ve Sevgili
Birlikte Olabilmek Tutkusu
Yıllarca Sevdiğini Söylemeye Susadığın
Elini Tutmaya Kıyamadığın Sevgiline
Bu Muydu Bıraktığın
Yanık Uçağında Bir Avuç Kül...
Evet Seni Böyle Bulmuştuk Teğmenim
Bir Avuç Kül.....
Yemyeşil Bir Vadi Açmıştı Kucağını Sana
Sevgilin Mi Sandın Ne? Atıldın Kollarına....

O Sabah Gözlerin Pırıl Pırıldı
Bilemezdin Teğmenim Bilemezdin
Nasıl Bilebilirdin Böyle Olacağını
Arkada Gözü Yaşlı, Sevgili Bırakacağını..
Lanet Olası Toprak Senide Basmıştı Bağrına
Hiç Mi Doymaz Bu Kahpe Felek
Yoksa Ezelden Mi Küsmüş Bizlere
Fakat Sen İstemiştin Teğmenim
Ölmedin Sen Ölemezsin
Buna Hakkın Yok Teğmenim
Unuttun Mu Ettiğin Yemini, Arzularını
Bırakıp Gidebilir Misin, Terkedebilir Misin Söyle
Neden Susuyorsun, Göremiyoruz Da Seni
Gülen Yüzünü, Kartal Gözlerini.....

O Gözler Neler Söylerdi Sevgiline
Şimdi Onun Yaşlı Gözlerinde Sen Varsın
Geride Kalan Tek Eserinde Kırık Bir Kalp
Bak Oda Konuşmuyor Artık
Ağlamıyor..
Bir Hıçkırık Düğümlenmiş Boğazına
Gülümsüyor Ağlanacak Kaderine
Hem Çırpınmıyorda Artık
Bitti Tükendi Zavallıcık......

Tanrım Bu Nasıl Bir Son
Yine Yağmur Yağmaya Başladı
Geride Kalan Bir Avuç Külüde Çok Gördü Bize
Bir İz Kalmadı Harabeden, Sanki Hiçbir Şey Olmamışcasına
Bak 60 Milyon Yürek Nasıl Haykırıyor Ardından
'Vatan Sağolsun'
Şimdi Bizler Geliyoruz
Sen Rahat Uyu Teğmenim

İlker ÜNLÜ
Hv.Plt.Tğm
22 Şubat 2005

VATAN

VATAN

Kimse söndüremez tüter bu ocak,
Adı türktür Bu vatanın türk kalacak.
Şehit ve gazi bedelidir bu şanlı bayrak,
Adı Türk'tür bu vatanın türk kalacak.

Nice şehitler vermiş bu toprak,
Sahip çıkılacak vatan ve bayrak.
Tüm gençlik vatan bekçisi olacak,
Adı Türk'tür bu vatanın Türk kalacak.

Her şafakta bir ışık parlayacak,
Tüm gençlik ona sahip çıkacak.
Türk gençliği uşak olmayacak,
Adı Türk'tür bu vatanın Türk kalacak.

Düşman karşısında birlik olacak,
Barış ve kardeşlik ülkümüz olacak.
Huzuru bozana dünya dar olacak,
Adı Türk'tür bu vatanın Türk kalacak.

Yüzlerce Cemal gazi olacak,
Binlerce Mehmet Şehit Olacak.
Tüm gençlik nöbet tutacak,
Adı Türk'tür bu vatanın Türk kalacak.

Cemal MUTLU
E.J.Gazi Ütgm.
1985 Kara Harb Okulu Mezunu

BENİM ŞEHİDİM

BENİM ŞEHİDİM

Tüfeği, bayraği tutar elinde
Vatan için ölmüş, benim şehidim.
Süngüsü elinde, hain peşinde
Vatan için ölmüş, benim şehidim.

Kurşun değmiş bedenine tenine
Mayın değmiş ayağına eline
Hainleri sürmüş Irak yönüne
Vatan için ölmüş, benim şehidim.

Aksada gözlerinden, damla yaşlari
Şehit olmuş kendi arkadaşları
Dikilmiş üstüne mezar taşları
Vatan için ölmüş, benim şehidim.

Vücudu boyanmiş al kana
Canım feda olsun demiş vatana
Şehitlik şerbetini içmiş kana kana
Vatan için ölmüş, benim şehidim.

Aglarim şehide, gözyaşım dinmez
Şehidin hayali gözümden gitmez
Üç beş çapulcuya, vatan verilmez
Vatan için ölmüş, benim şehidim.

Kanlı hainleri kimler besliyor ?
Bu vatanı bölmeyi kimler istiyor
Şanli Türk Ordusu hızı kesmiyor
Vatan için ölmüş, benim şehidim.

Türk Ordusu Diyarbakır düzünde
Mehmetçiğim gezer hain peşinde
Mayın parçaları, güzel yüzünde
Vatan için ölmüş, benim şehidim.

Bakarı der, bakın ahu zarıma
Canım kurban güzel vatanıma
Tanrı`nın rahmeti kahramanıma
Vatan için ölmüş, benim şehidim.

YILMAZ BAKAR


ŞEHİDE SESLENİŞ

ŞEHİDE SESLENİŞ

Aylardır uyku nedir bilmez bu gözler oğul,
Bir günlükmüş , meğer söylenen sözler,
Bir günlükmüş, ardından toplanan kalabalık,
Bir namazlıkmış meğer saltanatın…

Şükür ki şehitsin, şükür ki cennettesin…
Tesellim bu oğul, bulutların üstündesin…

Aylardır konuşmaz olmuş, susmuş bu dil oğul,
Nice ana kuzusu şehit oldu, senden sonra,
Nice yürekler yandı, nice ocaklar,
Yine yanan yalnız biz olduk oğul,
Bizse unutulduk…

Şükür ki şehitsin, şükür ki cennettesin…
Tesellim bu oğul, bulutların üstündesin…

BEN ŞEHİT MİYİM, HAİN MİYİM?

1972 doğumluyum...

Şehidim, 1992''den beri....

Komando er olarak Diyarbakır''in Kulp ilçesinde görev yapıyordum.

Devriyeden dönüyorduk.

Ansızın üzerimize el bombaları fırlattılar; kurşun yağdırdılar. Karşılık verdik...

Teröristler kaçtılar...

Baktım ki teğmenim yaralanmış..

Gittim onu kucağıma aldım ve askeri cipe doğru götürmeye başladım.

Ansızın dünyam karardı...

Bir kurşun, kafamin sağından girip solundan çıktı...

Kucağımda teğmenim, yola devrildim...

Kanım toprağa yayıldı...

Ben ne suç işledim?

Ben Şükrü Eraslan...

Tokat'ın Reşadiye ilçesine bağlı Büsürüm Beldesi'ndenim...

Ailem ve akrabalarım düğün dernek ederek yolladılar beni askere...

Milletim ve vatanım için...

Diyarbakır'ın kırsalında bir suikast silahı ile beynimi parçaladılar...

Soruyorum şimdi size: Suçum neydi benim?

Soruyorum Başbakanıma, dışişleri bakanıma:

Ben şehit miyim, hain miyim?

Ben şehit isem beni vuranlar neci?

Millet de sorsun bunu …

Güneydoğu'da yolu kesilen, pusuya düşürülen, saldırıya uğrayan ve bu nedenle can veren askerler suçlu mudur?

Onlar, oralara gidip bu ülke uğruna canlarini vermekle hainlik mi etmişlerdir?

Sakın, bu nasıl soru demeyin...

Bakın iki günde beş arkadaşımı daha vurdular...

Vuranlar mı doğru vurulanlar mı?

Cevabını başbakanımız versin...

Çünkü, bizi hatırlayan yok...

Bütün övgüler, bütün televizyonlar, bütün gazeteler çetecilere...

Öyle değil mi ey halkım, öyle değil mi?

Bize vuranlara devlet töreni düzenleniyor…

Ben Şükrü Eraslan...

Büsürüm Beldesi''nden...

Taşı sıksam suyunu çıkartırdım.

Bu vatan uğruna bin canım olsa binini de verirdim...

Çünkü, biliyordum ki ölürsem şehit olacağım...

Gel gör ki şimdi şaşkınım...

Çünkü, beni Kanas tüfeğiyle vurduranlar; devletimizi yönetenler tarafından neredeyse törenle kabul ediliyorlar...

Bütün övgüler onlara...

Suikastçinin akıl hocalarının siyasi hakkı, kültürel hakkı...

Soruyorum başbakanıma:

Ya benim yaşama hakkım...

Bundan büyük hak olur mu?

Neden kimse onu savunmaz?

Neredesin komutanim?

Ben Şükrü Eraslan! Komando er...

Tokatlı...

Isparta'da eğitimde iken bana ne demiştin komutanım?

Siz bu milletin göz bebeğisiniz.

Ölürseniz şehit, yaşarsanız gazi olacaksınız....

Öyle mi komutanim?

Beni vuranlara, şimdi en üst yöneticiler gülücükler yolluyor...

Kanas silahını kullanan, neredeyse kahraman ilan edilecek...

Herkes onların kültürel haklarının peşinde...

Benim yaşama hakkımı düşünen bile yok.

Neden bizi kandırdınız kumandanim?

Ve neredesiniz?

Resmim size yadigar

Ben Tokatlı komando er Şükrü Eraslan!

Bir nisan günü Kulp'ta, pusuda kaldım...

Şu an o kurşun yarasından daha derin bir yaram var.

Kendimi fena halde aldatılmış hissediyorum.

Binlerce arkadaşım adına...

Kanı ile yeri sulayan; arkasından ağıtlar yakılan

Türk bayrağına sarılı tabutları ile giden arkadaşlarım adına...

Diyorum ki resmime bakın, bir karar verin:

Ben Şehit miyim, hain miyim?.

Serkan Alper

TÜRK ORDUSU TÜRK MİLLETİ'NİN ŞEREFİDİR

TÜRK ORDUSU TÜRK MİLLETİ'NİN ŞEREFİDİR

Tarihin bilinen en eski düzenli ordusunu Türkler kurmuştur. Doğuştan bir askeri zeka ve kabiliyete sahip olan Türklerin ismi, tarih boyunca “asker” kelimesiyle bir arada kullanılmıştır. Bu yüzdendir ki; “Her Türk asker doğar!” terimi yabancı milletlerin bile kabullendiği bir cümle olmuştur.

Milli varlığımızın teminatı olan Türk Silahlı Kuvvetleri, Ulu Önder Atatürk'ün izinde emin adımlarla ilerlerken onun kendisine miras bıraktığı üstün seciyeyi, kişilik ve ahlak özelliklerini de büyük bir gurur ve liyakatla üzerinde taşımaktadır. Bu değerli emaneti gelecek nesillere aktarmayı şerefli bir görev kabul etmektedir.

Türk Silahlı Kuvvetleri, iç ve dış düşmanlara karşı, ülkemizin varlığının ve bekasının en büyük teminatıdır. Bu şerefli kurum, milli varlığımızı korumak için yüzbinlerce şehit vermiş, tarihi şanlı zaferlerle dolu bir ordunun mirasçısıdır. Yüksek karakterini ve üstün seciyesini Türk'ün ayak bastığı her karış toprakta tarih boyunca ispatlamıştır.



Ordumuza Duyulan Sonsuz Güven

Ülkemiz üzerinde sinsi emeller besleyenlerin faaliyetlerini bugüne kadar hep boşa çıkarmış olan Türk Silahlı Kuvvetleri, dün olduğu gibi bugün de pusuda bekleyen düşmanlarını fiili bir saldırıya girişmekten caydırmakta, kahramanlığı, vatanseverliği ve askeri dehasıyla tüm dünyanın hayranlığını kazanmaya devam etmektedir. Şanlı Türk ordusu bugüne kadar, hiçbir karşılık beklemeksizin memleketimizin ve milletimizin hayrını, güvenliğini ve bütünlüğünü gözetmiş; tüm kurumlarıyla Cumhuriyetimiz'in, laikliğin, hukukun ve demokrasinin savunucusu olmuştur. Her türlü siyasi tartışma ve çekişmenin üstünde yer alan mukaddes bir kurum olan Türk ordusu, Türk Milleti'nin sahip olduğu toprakları işgalcilerin elinden kurtarmış ve Cumhuriyet tarihi boyunca da bu toprakları her türlü iç ve dış düşmana karşı kahramanca müdafaa etmiştir. Büyük Önder Atatürk’ün, "Ordumuz; Türk topraklarının ve Türkiye idealini tahakkuk ettirmek için sarfetmekte olduğumuz sistemli çalışmaların yenilmesi imkansız teminatıdır" ifadesiyle de dikkat çektiği gibi, Ordumuz varlığımızın en önemli güvencesidir.

Şanlı Tarihimiz

Şanlı Türk ordusu, Önce Balkan Savaşları'nda büyük bir Slav ittifakıyla; sonra I. Dünya Savaşı yıllarında, Çanakkale'de, Kut-ül Amare'de, Süveyş'te, Kafkasya'da dünyanın en güçlü ordularıyla; ardından Kurtuluş Savaşı'nda İngiliz desteği ile Anadolu'yu işgal eden Yunan ordusuyla savaşmış ve böylece tüm bu toprakları o asil kanıyla sulamış bir ordunun mirasçısıdır. Ardından, sahip olduğu üstün yetenekler, disiplin ve kararlılığı ile Avrupa'nın yayılmacı güçlerini frenleyen, II. Dünya Savaşı yıllarında tüm Avrupa'yı işgal eden Hitler'i dahi caydıran, Sovyet tehdidine karşı dimdik ayakta duran, Kore'de kahramanlık destanları yazarak tüm dünyanın gıptasına mazhar olan, Kıbrıs'ta gözüpekliğini ve kararlılığını tüm dünyaya göstermiş bir ordudur.

Türk ordusu şanlı bir geçmişe dayanmaktadır ve bugün de hala aynı vasıfla Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük güvencesi olmaya devam etmektedir. Bu ise, kuşkusuz vatanını ve devletini seven her Türk'ün göğsünü kabartmaktadır. Milletimizin ordumuza olan inancı ve güveni tamdır. Yapılan tüm kamuoyu anketlerinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, milletimiz tarafından "ülkenin en güvenilir kurumu" olarak gösterilmesi de bunun bir ifadesidir.

Türkiye’nin Stratejik Önemi ve TSK

Türkiye, dünyanın en hassas coğrafyasında yer alan bir ülkedir. Türkiye'nin üç ayrı dış politika yönü, yani Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkasya, onyıllardır süren çatışmaların ve önümüzdeki onyıllarda süreceği aşikar olan çıkar mücadelelerinin odak noktalarıdır. Sahip olduğu güçlü Osmanlı mirası, stratejik konum, doğal zenginlikler, Türkiye'yi pek çok dış gücün hedefi haline getirmiştir ve getirmeye devam etmektedir. Bu tehditlere karşı Türkiye'nin en büyük güvencesi ise, her zaman kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri olmuştur.

Geçmişe baktığımızda, kurulduğu günden bu yana Türkiye Cumhuriyeti'nin dış düşmanlar tarafından tehdit edildiğini ve her defasında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kahramanca mücadelesi ve basiretli taktik ve stratejileri vesilesiyle bunları bertaraf ettiğini görebiliriz.

Komutanlarımızın İsabetli Kararları

Türk Silahlı Kuvvetleri sadece askeri gücüyle değil, aynı zamanda Türkiye'nin stratejik meseleleri konusundaki birikimi ve çalışmaları ile de ülkemizin güvencesi olmaya devam etmektedir. Ordumuzun kurmay kadroları, Türkiye'nin tüm milli meselelerini dikkatle izlemekte, etüt etmekte ve bu meselelerde izlenmesi gereken politikalar konusunda sivil otoriteye yardımcı olmaktadır. Örneğin Kıbrıs meselesinde Türkiye'nin KKTC'ye ve Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaş'a verdiği destekte, TSK'nin bu hassas konudaki isabetli analizlerinin ve öngörülerinin büyük rolü vardır.


ATATÜRK VE TÜRK ORDUSU

"Ordumuz, Türk birliğinin,
Türk kudret ve kabiliyetinin,
Türk vatanseverliğinin
çelikleşmiş bir ifadesidir."

Asil Türk Milleti

Vatanına, özgürlüğüne ve şerefine düşkün olan Türk Milleti'nin, milli varlığı ve bağımsızlığı uğruna gösteremeyeceği kudret ve fedakarlık yoktur. Kurtuluş Savaşı Türk'ün bu üstün seciyesinin tüm açıklığıyla ortaya konduğu çok şerefli bir mücadele olmuştur. Atatürk de dünyanın en donanımlı ordularına karşı Milli Mücadele'yi başlatırken Türk Milleti'ne olan güvenini sık sık dile getirmiş ve Türk Ordusunu en büyük destekçisi olarak görmüştür. Atatürk'ün bu konuyla ilgili bazı sözleri şu şekildedir:

Ordu, Türk Ordusu, işte bütün milletin göğsünü itimat (güven), gurur duygularıyla kabartan şanlı adı. Ordumuz, Türk birliğinin, Türk kudret ve kabiliyetinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesidir. Ordumuz; Türk topraklarının ve Türkiye idealini tahakkuk ettirmek (gerçekleştirmek) için sarfetmekte olduğumuz sistemli çalışmaların yenilenmesi imkansız teminatıdır. (1)

Millet, kemal-i azimle içtimai ve fikrî tekâmülle çalışırken, onu bundan alıkoyacak dahilî ve haricî maniaların karşısında kuvvetli, kudretli ve büyük görevini müdrik kahraman Ordumuzun hazır bulunduğunu düşünerek müsterih olabilir. (2)

Atatürk’ü Tanımak

Atatürk'ün bizlere miras olarak bıraktığı Türkiye Cumhuriyeti, onun askeri ve siyasi dehasının bir neticesidir. Türk Milleti ise Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyetin yılmaz bekçisidir. Ancak onun bu mirasının değerini kavrayabilmek ve Türkiye Cumhuriyeti'ni dünyanın en güçlü devletleri arasında hak ettiği yere ulaştırabilmek için her Türk ferdinin Atatürk'ü çok yakından tanıması gerekmektedir. Atatürk'ü takdir edebilmek, onun düşünce yapısını, mantık örgüsünü, Türk Milleti'ne olan bakış açısını ve Türk Milleti için hedeflerini tam olarak anlamakla mümkündür. Atatürk'ü tanıyabilmek için en doğru yol ise, yine onun sözlerine, uygulamalarına, onu yakından tanıyan kişilerin anlatımlarına ve yine dünya siyasetine yön veren kişilerin onun hakkındaki yorumlarına başvurmaktır.

Atatürk’ün Övgü Dolu Sözleri:

Atatürk'ün önderliğindeki Kurtuluş Savaşı, Türk Milleti'nin ve onun gözbebeği olan Türk Ordusunun kahramanlığını tüm dünyaya gösteren bir özgürlük destanıdır. Türk Milleti düşmanların güçlü ve modern silahlarına ve yüksek donanımlı ordularına karşı tüm varlığıyla karşı koymuştur. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde elele veren Türk Milleti büyük bir zafer elde etmiş ve şan ve şerefle dolu olan tarihimize yepyeni bir sayfa eklenmiştir. Atatürk söz konusu başarıların Türk Milleti'nin eseri olduğunu Konya Orduevi'nde yaptığı bir konuşmada şöyle dile getirmiştir:

Arkadaşlar, tüm tarih bize gösteriyor ki, uluslar yüce hedeflerine ulaşmak istediklerinde bu coşkularının karşısında üniformalı çocuklarını bulmuşlardır. Tarihin bu geneli içinde büyük bir istisna bizim tarihimizde, Türk tarihinde görülür. Bilirsiniz ki, Türk Ulusu ne vakit yükselmek için bir adım atmak istemişse önünde hep önder olarak, yüksek ulusal ülküyü gerçekleştirecek hareketlerin kılavuzu olarak kendi kahraman çocuklarından oluşan ordusunu görmüştür. Bu nedenle Türk Ulusu, elinde kılıç tehlikelere karşı yürümeye hazır kahraman çocuklarına derin bir güven beslemiştir. Bu güveni hep besleyecektir. Bundan sonra da Türk Ulusu'nun kutsal ülküsünün gerçekleşmesi için kahraman asker evlatları hep önde gidecektir. Tüm Türk Ulusu, başarıya ulaştığı her yaşamsal şeyin kahramanı olarak kendi ordusunu, ordusunu komuta eden öz evlatlarından oluşma subaylar topluluğunu, yüksek komuta heyetini görmektedir. Ulus ve kahraman evlatlarından oluşan ordu öylesine birbiriyle birleşmiştir ki, dünyada ve tarihte bunun örnekleri çok azdır. Bu ulusal gerçekle her zaman övünebiliriz. (3)

Atatürk, Kurtuluş Savaşı'nda kahramanca mücadele edip, düşman ordularına beklemedikleri bir karşılık veren Türk Milleti'nin her ferdinin taşıdığı önemi, bir başka konuşmasında şu sözlerle ifade etmiştir:

Geçirdiğimiz bunalımlı günlerin şerefli kahramanlarını hep birlikte kutsayalım:

Onlar arasında savaş alanlarında düşman silahıyla göğüsleri delinmiş bahtiyarlar olduğu gibi, ateşlerde yakılmış çocuklar, kadınlar ve ihtiyarlar vardır.
...
Onların arasında, yurtlarını yitirmiş aileler, yavrularını gömmüş analar vardır. Ve gene onlar arasında, savaştaki namus görevini şerefle yerine getirerek, bugün memleketlerine dönmüş gaziler vardır. Onlardan, şehitlik şerbetini içmiş olanların ruhlarına fatihalar armağan edelim.

Bu hareketi yapan bir ordunun babaları ve analarından oluşan ulusumuz, bütün dünyaya karşı en saygın ve değerli yeri kazanmıştır. Ulusumuz çekinmeden övünebilir ve ben, böyle bir ulusun, önemsiz bir kişisi olmakla en büyük mutluluğu duyuyorum. Bu savaş alanlarında, benzersiz kahramanlıklar ve yiğitlikler göstermiş olan subaylarımızın, erlerimizin ve komutanlarımızın her biri ayrı ayrı birer övünç sayfaları, bir destan oluşturan hareketlerini, en ulu duygularla ve saygıyla anıyorum. (4)



TÜRK ORDUSU’NUN HAKLI NAMI

Kurtuluş Savaşı Türk Milleti'nin tarihinde bir altın sayfadır. Ancak Türk'ün tarihi bunun gibi daha pek çok kahramanlıklarla doludur. Türk Milleti dünya tarihine damgasını vurmuş şanlı bir millettir. Asırlar boyunca üç kıtada eşsiz devletler kurmuş, ayak bastığı her yere barış, adalet ve medeniyet götürmüş, dünya milletlerine örnek olmuştur. Türk Milleti'nin devlet kurma ve yönetmedeki yeteneğini kavrayabilmek için Türk Milleti'nin medeniyet ve kültürünü, üstün ahlakını, vatan ve millet anlayışını, idari ve askeri yapılanmasını iyi tanımak gereklidir. Türk Orduları tarih boyunca tüm milletlere örnek olmuştur. Düşmanlarına korku, dostlarına ise güven vesilesi olan Türk askeri bugün de üstün vasıflarıyla tüm dünyaya örnektir.

Doğuştan Asker Millet: Türkler

Türklerin ön plana çıkmış meziyetlerinden biri doğuştan asker olmalarıdır. Türk askeri cesur, fedakar ve itaatkardır. Tarih boyunca kurulan Türk devletlerinin temeli düzenli bir askeri teşkilata dayanmıştır. Askerlik, Türklerde milli bir görev olmuştur. Türklerin mükemmel askeri kuruluşları ve değerli komutanları tüm dünyanın hayranlığını kazanmıştır. Arap düşünür Cahiz, "Türk'e karşı hiçbir şey duramaz. Hiçbir kimse onu, yutulacak bir lokma olarak kabul edemez" (5) diyerek Türk Ordularının üstünlüğüne işaret etmiştir. Kanuni devrinde 7 yıl boyunca (1555-1562) Avusturya sefiri olarak İstanbul'da bulunan Ogier Ghiselin de Busbecq, Türklerin askeri yönünden şöyle söz eder:

Türkler, sefer esnasında sabırlı, tahammüllü ve iktisatlı hareket ederler. Türk sistemini kendi sistemimizle mukayese edince istikbalin başımıza getireceği şeyleri düşünerek titriyorum. Bu ordu galip gelecek ve payidar olacak, biz ise mahvolacağız. Çünkü Türkler hiç sarsılmamış kuvvete sahip oldukları gibi, kendilerine has zafer itiyatları, meşakkatlere tahammül kabiliyeti, intizam, disiplin, kanaatkarlık ve uyanıklık var. (6)

Türk Ordusu’nun Verdiği Güven

Tarih boyunca Türk Orduları diğer tüm milletlerin hem imrendikleri hem de çekindikleri bir güç olmuştur. Türk askeri, düşmanlarına korku, dostlarına ise büyük güven vermiştir. Bu güven İmam-ı Azam tarafından "Kılıç, Türklerin elinde bulunduğu sürece senin dinine zeval yoktur" (7) şeklinde dile getirilmiştir. Bu sözle İmam-ı Azam, Türk askeri yeryüzünde bulunduğu sürece İslam Dinine kimsenin zarar veremeyeceğine işaret etmiştir.

Türk Milleti sahip olduğu güçlü ordular sayesinde tarih boyunca çok güçlü devletler kurmuştur. Yapılan araştırmalar Türklerin tarih boyunca 180'e yakın devlet kurduğunu göstermektedir. Araştırmalar devam ettikçe, bu sayının artacağı ve bu devletler hakkındaki bilgilerin daha kesinlik kazanacağı beklenmektedir. Tarih boyunca yaşamış Türk devletlerinin yaşadıkları dönemlere ve bölgelere bakıldığında, Japon Denizi'nden Adriyatik Denizi'ne kadar uzanan geniş toprakların "Türk Dünyası" olarak kabul edilmesi gerektiği anlaşılır.

Başkomutan’ın Müjdesi

Atatürk'ün büyük bir güven ve saygı duyduğu, milli egemenliği tek amaç edinmiş Türk Ordusu, kanının son damlasına kadar vatan toprakları uğrunda mücadele etme azmi göstermiştir. Güvene ve övgüye layık olan kahraman Türk Ordusu, büyük bir zaferle düşmandan arındırıp, kanlarıyla suladığı Türk toprağını yüce Türk Milleti'ne armağan etmiştir. Başkomutan Atatürk kahraman Türk Ordusunun büyük zaferini şu sözleriyle Türk halkına müjdelemiştir:

Büyük Türk Milleti, Ordularımızın kabiliyet ve kudreti, düşmanlarımıza dehşet, dostlarımıza güven verecek bir mükemmelliyetteydi. Millet orduları on dört gün içinde büyük bir düşman ordusunu yok etti. Dört yüz kilometre aralıksız bir takip yaptı. Anadolu'daki işgal edilmiş bütün topraklarımızı geri aldı.

Hiç şüphesiz şanlı Ordumuz, halkına verdiği güven ve gururla dünyada Türk Silahlı Kuvvetleri olarak şanlı tarihiyle yerini almaktadır. Büyük bir görev aşkıyla bu emaneti alan Türk Silahlı Kuvvetleri, Atatürk'ün çizdiği yolda emin adımlarla taviz vermeden şerefle yürümekte, Türk Milleti'nin bekasına ve bağımsızlığına karşı gelişen, gizli ve açık her türlü tehditle mücadele etmektedir.


ÜLKEMİZİN VARLIĞININ EN BÜYÜK TEMİNATI:TÜRK ORDUSU


Büyük Önder Atatürk’ün, "Ordumuz; Türk topraklarının ve Türkiye idealini tahakkuk ettirmek için sarfetmekte olduğumuz sistemli çalışmaların yenilmesi imkansız teminatıdır" ifadesiyle de dikkat çektiği gibi, Ordumuz varlığımızın en önemli güvencesidir. Şanlı Ordumuz, milli varlığımızı korumak için yüz binlerce şehit vermiş, tarihi şanlı zaferlerle dolu bir ordunun mirasçısıdır. Ve bu mukaddes ordu, Türk Milleti'nin sahip olduğu üstün seciyeyi büyük bir gurur ve liyakatla en güzel şekilde üzerinde taşımaktadır.

Şerefli Ordumuz yüksek karakterini tarihin her döneminde tüm dünyaya ispatlamıştır. Ordumuz bugüne kadar, hiçbir karşılık beklemeksizin memleketimizin ve milletimizin hayrını, güvenliğini ve bütünlüğünü gözetmiş; tüm kurumlarıyla Cumhuriyetimizin savunucusu olmuştur.

Hitleri Caydıran Ordu

Türk Ordusu, ülkemiz üzerinde sinsi emeller besleyen ülkelerin ve örgütlerin faaliyetlerini hep boşa çıkarmıştır. Bugün de yüksek karakteri ve üstün seciyesi ile tüm düşmanları üzerinde çok büyük bir caydırıcılık oluşturmaktadır. Ordumuz, topraklarımızı işgalcilerin elinden kahramanca kurtarmış, düşman ne kadar güçlü olursa olsun hiçbir zaman Türk Ordusunu geçememiştir. Balkan Savaşları'nda, I. Dünya Savaşı'nda, Çanakkale'de, Süveyş'te, Kafkasya'da dünyanın en güçlü ordularıyla mücadele etmiştir. Kurtuluş Savaşı ise dünya milletlerine Türk'ün gücünü ve azmini bir kez daha göstermiştir. Ordumuz Anadolu'yu işgal eden Yunan ordusuyla savaşmış, Avrupa'nın yayılmacı güçlerini frenlemiş ve vatan topraklarımızı tek bir düşman bırakmamacasına savunmuştur. Şanlı Ordumuzun caydırıcılığı, Türkiye Cumhuriyeti’ni 2. Dünya Savaşı'ndan korumuş, tüm Avrupa'yı işgal eden faşist lider Hitler'i ülkemizden uzak tutmuştur. 1980'lerin başından bu yana, Ordumuz ülkemizin bütünlüğüne kasteden teröre karşı en zor ve çetin mücadeleleri vermiş ve bu mücadeleden de başarıyla çıkmıştır. Bugün terör örgütünün çözülmüş ve dağılmış olmasının en büyük nedeni, Ordumuzun ve kahraman askerlerimizin yaklaşık 15 yıldır azimle sürdürdükleri mücadeledir.

Türk Ordusu kahramandır, vatanseverdir ve askeri dehasıyla tüm dünyanın hayranlığını ve saygısını kazanmıştır. Bu ise, kuşkusuz vatanını ve devletini seven her Türk'ün göğsünü kabartmaktadır. Milletimizin Ordumuza olan inancı ve güveni tamdır.

Mustafa Kemal Cesur Bir Askerdi

Mustafa Kemal cesur, atak, isabetli kararlar alan ve hiçbir zorluk karşısında yılmayan, son derece kararlı bir askerdi. Özellikle de savaş alanlarındaki davranış ve konuşmaları onun bu üstün özelliklerini kanıtlardı. Bu güçlü karakteri onunla birlikte savaşan ve onu yakından tanıyan insanlar üzerinde çok büyük bir etki meydana getiriyordu. Onunla tanışan yabancı siyasetçi ve gazeteciler kendisine hayran kalıyorlardı. Onun cesaretini tarif etmek için binlerce hatıra anlatmak ve binlerce örnek vermek mümkündür. Ancak aşağıdaki örnek bile bu cesaretin boyutlarını anlamak için yeterlidir:

Mustafa Kemal her zaman ateş altında dolaşıyordu. Askerlerin maruz kaldığı her türlü tehlikeyi paylaştığı, etrafında yüzlerce insan öldüğü halde ona birşey olmuyordu. Bir seferinde yeni kazılan bir siperin önünde otururken, bir İngiliz bataryası üstlerine ateş açtı. Top menzilini bulmaya çalışırken, gülleler de gittikçe yaklaşıyordu. Vurulması, matematiksel bir kesinlik arz ediyordu. Yanındakiler sipere girmesi için yalvarmaya başlamışlardı. O;

-Hayır, diye itiraz ediyordu. Sipere gizlenecek olursam, askerlerime kötü bir misal olurum. Geride siperde bulunanlar korku ve hayretle kendisini seyrederken, o sigarasını yakmış, hiçbir şey yokmuşçasına gayet sakin konuşuyordu. Düşman topçusu menzili biraz daha yaklaştırdı. Patlayan şarapnel yağmuru altında üstü başı toz içinde kaldığı halde, Mustafa Kemal'e bir şey olmamıştı. (9)

Şanlı Ordumuz İçin Yapılan Yorumlar

Türk Ulusal Ordusu güçlü ve etkindir. İngiltere Hükümeti bunu kavrayabilmiş değildir. Yepyeni bir Türkiye doğmuştur. Bu da ingiltere'de henüz anlaşılmış değildir. Türk'ü Avrupa dışına, Anadolu'ya itmeye çalışmak, çılgınlıktır! (10)

İngiliz General Townshend
27 Temmuz 1922

"Çok mükemmel komuta edilen ve cesaretli dövüşen Türk Ordusuna karşı savaşıyoruz."

Hamilton,
Gelibolu Yarımadasının İngiliz Başkomutanı

Atatürk Ne dedi?

Türk milleti ordusunu çok sever, onu, kendi idealinin harisi telâkki eder. (11)

Ordumuz; Türk topraklarının ve Türkiye idealini gerçekleştirmek için sarf etmekte olduğumuz sistemli çalışmaların yenilmesi imkansız güvencesidir. (12)

Dünyanın hiç bir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rast gelinmemiştir.

Sizin gibi komutanları, subayları, er ve erbaşları olan bir milletin yabancı eller altında köle olması mümkün değildir. (13)

Askerlik hayatımda bu kadar mükemmel bir topçu ve bu kadar mükemmel idare edilmiş bir topçu ateşi nadiren gördüm.(14)

ERBAŞ VE ERLERE YETENEK KAZANDIRMA KURSLARI

1. Kutsal askerlik hizmetini ifa etmek üzere silah altına alınan kahraman Mehmetçiklere, sivil yaşamlarında istifade edebilecekleri bir yeteneği kazandırma çalışmaları kapsamında, Genelkurmay Başkanlığınca; Milli Eğitim Bakanlığı ile 08 Şubat 2000 tarihinde, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı ile 08 Ekim 2001 tarihinde iki ayrı protokol imzalanarak yürürlüğe konulmuştur.

2. Söz konusu protokoller çerçevesinde, karşılıklı olarak belirlenen 178 kurstan (20 adet Modern Tarım ve Hayvancılık Kursları dahil) 172’sine personelin katılımı sağlanmıştır. Katılım sağlanan kurslardan bazıları aşağıda gösterilmiştir.

3. Projenin uygulanmaya başlandığı 08 Şubat 2000 tarihinden 31 Aralık 2005 tarihine kadar açılan kurs miktarında 23.284’e, katılan personel miktarında ise 518.414’e ulaşılmıştır. Kurslara katılan personelden, 401.300'ü kursları başarı ile bitirmiştir. Başarı oranı % 77’dir. Aynı dönem içerisinde okuma yazma kursuna 166.155 erin katılması sağlanmış, bu erlerden 115.220’si başarıyla kursu tamamlamıştır. Okuma yazma kurslarının başarı oranı % 69’dur.

4. 01 Ocak 2006 - 30 Haziran 2006 tarihleri arasında ise açılan 2180 yetenek kazandırma kursuna 35.612 erbaş ve er iştirak etmiş, 26.315'i kursu başarıyla tamamlamıştır. Başarı oranı % 74'tür. Okuma yazma kurslarına ise aynı dönem içerisinde 14.789 erin katılımı nsağlanmış, bu erlerden 9687'si başarıyla kursu tamamlamıştır. Okuma yazma kurslarının başarı oranı % 66'dır.

5. Kurslar, her celp döneminde yeni silah altına alınan Mehmetçiklerin katılışında tekrar edilmektedir. Bu suretle kurslara katılım ile yetenek kazanan erbaş ve er miktarı sürekli artmaktadır.

TSK'NIN EĞİTİM PROJELERİ

Türk Silahlı Kuvvetleri Askeri Lise öğreniminin 2008 - 2009 Eğitim - Öğretim yılından itibaren hazırlık sınıfı dahil edilerek beş yıl olması maksadıyla çalışmalara başlanmıştır.

TSK EĞİTİM SİSTEMİ VE KURUMLARI

TSK EĞİTİM FELSEFESİ

TSK eğitim felsefesi; tevdi edilen her türlü vazifenin en iyi şekilde başarılmasının ancak çok iyi eğitilmiş ve yetiştirilmiş personel ve birlikler ile sağlanabileceği şeklinde özetlenebilir. TSK’nde eğitim kavramı ile tüm eğitim-öğretim faaliyetleri ifade edilmektedir. Tek erin eğitilmesinden en yüksek seviyedeki Harp Akademileri eğitimine, küçük bir birliğin harbe hazırlık eğitiminden büyük çaplı müşterek tatbikatlara kadar tüm eğitim faaliyetleri aynı felsefe altında icra edilmektedir.

TSK'nde uygulanan eğitimin temel özelliklerini ise 4 ana başlık altında toplanmaktadır. Bunlar;

- Uygulama (pratiğe yönelik),

- Rekabet,

- İdeale ulaşma çabası,

- Eğitimde etkinlik olarak sıralanabilir.

Uygulama ile; eğitim ve öğretimin görev merkezli olması, uygulamaya yönelik olması ve başarıyı geliştirici olması kastedilmektedir.

Rekabet ile; eğitim için belirlenen ve devamlı güncelleştirilerek yükseltilen standartlara ulaşma konusunda yarışma kast edilmektedir.

İdeale ulaşma ile; eğitimde devamlı mükemmele ulaşmanın hedef alınması, ideale en fazla yaklaşan askerin ya da birliğin başarıya ulaşmış kabul edilmesi kast edilmektedir.

Eğitimde etkinlik kavramı ile; birey ve birlik eğitimini birlikte düşünme, arzu edilen başarıya ulaşmak için iyi eğiticiler, imkanlar ve yeteneklerin dengeli olarak bir araya getirilmesi kast edilmektedir.

TSK EĞİTİM PRENSİPLERİ

TSK'nde her türlü eğitim faaliyetinin planlama ve uygulamasında izlenen prensipler genel hatları ile şunlardır;

-Birinci hedef; muharebeye her an hazır olmak, muharebe eder gibi eğitim yapmak,

- Göreve yönelik eğitim yapmak,

- Kusursuz planlanmış, verimli, etkili ve gerçekçi eğitim yapmak,

- Uygun doktrinle icraya yönelik eğitim yapmak,

- Muhtelif silah ve sınıflarla müşterek eğitim yapmak,

- Rekabet ortamı içinde eğitim yapmak,

- En mükemmel şekilde personel ve birlik yetiştirmek,

- Ulaşılan seviyeyi muhafaza etmek,

- Eğitimde ulaşılan sonuçlardan ders çıkarmak ve müteakip planlamalara ithal etmek,

- Komutanların eğitiminde her seviyede liderlik nitelikleri ile inisiyatifin geliştirilmesine önem vermek.

TSK EĞİTİM SİSTEMİ

TSK eğitim sistemi; subay, astsubay, erbaş ve erlere askerlik sanatını öğretmek amacıyla oluşturulmuş okul ve okul sonrasını da içeren bir eğitim-öğretim sistemidir. TSK eğitim sistemi Türk milli eğitim sistemi ve yüksek öğretim sistemi ile paralel bir yapı içerisindedir.

Subay ve Astsubayları yetiştirmek için sistem içerisinde yer alan Askeri Okullar şunlardır :

-TSK Ortaöğretim Kurumları
-Ön Lisans düzeyinde eğitim - öğretim yapan Askeri Okullar,
-Lisans düzeyinde eğitim - öğretim yapan Askeri Okullar,
-Lisans üstü eğitim - öğretim kurumları.

TSK'nın Görevi

TSK'nın vazifesi Anayasa ve yasalarla belirlenmiş olup, 2000'li yıllarda Türk Silahlı Kuvvetleri, yeni güvenlik sorunlarına ve krizlere uygun şekilde reaksiyon göstermek, belirsizliklere karşı hazır olmak, iç ve dış tehdit ve risklere karşı ülkenin güvenliğini sağlayabilmek için;

Caydırıcılık,
Güvenlik / Harekat Ortamının Şekillendirilmesi,
Savaş Dışı Harekat (Barışı Destekleme Harekatı, Doğal Afet Yardım Harekatı ve İç Güvenlik Harekatı),
Kriz Yönetimi,
Sınırlı Güç Kullanımı,
Konvansiyonel Harp,
gibi faaliyetleri icra etmektir.
Bu bağlamda, değişik görevleri ifa edebilecek, çok rollü elastiki birliklerin teşkil edilmesine, sayısal fazlalık yerine gelişmiş teknoloji ürünü silah ve sistemlere sahip olunmasına, bu silah ve sistemlerin etkinliğini artıracak komuta-kontrol, erken ihbar ikaz, elektronik harp, gelişmiş mühimmat, her hava şartlarında harekat imkan ve kabiliyeti gibi kuvvet çarpanlarına sahip olunmasına önem ve öncelik verilmektedir.

Global ve bölgesel dengelerin henüz tam olarak oluşmadığı içinde bulunduğumuz politik ve askeri ortamda, bölgemizde ve dünyada barış ve istikrara katkıda bulunmanın yanı sıra, iç ve dış tehditlere karşı ülke savunmasını sağlayacak Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, yeniden yapılanmasında aşağıdaki kabiliyetlerin idame edilmesi ve geliştirilmesi hedeflenmektedir.

Caydırıcı askeri gücün idamesi,
Komuta, Kontrol, Muhabere, Bilgisayar, İstihbarat, Keşif ve Gözetleme sistemleri,
Üstün hareket kabiliyeti ve ateş gücü,
Silahlı Kuvvetlerin nicelikten çok niteliği esas alan, ileri teknoloji ürünü silah ve sistemler ile teçhiz edilmesi,
Her hava ve her ortamda gece ve gündüz şartlarında harekat icra etme kabiliyeti,
Kitle imha silahlarına karşı hava/füze savunma ve NBC korunma kabiliyeti,
Stratejik intikal,
Müşterek ve Birleşik Harekat icra etme kabiliyeti,
Klasik savaşın yanında, barışı destekleme, terörle mücadele, doğal afetlerde yardım, kriz yönetiminin desteklenmesi, sınırlı güç kullanımı, abluka, ambargo, insani yardım, göçü önleme gibi değişik harekat türlerini ifa etme kabiliyeti.
TSK yeniden yapılanma faaliyetlerini, soğuk savaş sonrası oluşan yeni politik-askeri stratejik ortam, Türkiye'nin güvenliğine yönelik iç ve dış tehdit, Anayasa ve yasaların kendisine verdiği görevler çerçevesinde sürdürmektedir.

TSK SEFERBERLİK SİSTEMİ

1. SEFERBERLİĞİN TANIMI :

Seferberlik :

Ülke ve millet olarak, devletin tüm güç ve kaynaklarının, başta askeri güç olmak üzere, savaşın ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde; hazırlanması, toplanması, tertiplenmesi ve kullanılmasına ilişkin bütün faaliyetlerin uygulandığı, hak ve hürriyetlerin kanunlarla kısmen veya tamamen sınırlandırıldığı haldir.

2. SEFERBERLİĞİN BÖLÜMLERİ, KAPSADIĞI HUSUSLAR, YAPILAN FAALİYETLER:

a. Seferberlik aşağıdaki bölümlere ayrılır:

(1) Uygulama alanı bakımından :

(I) Genel Seferberlik : Bütün yurt düzeyinde uygulanır.

(II) Kısmi (Bölgesel) Seferberlik : Yurdun belirli bir veya birkaç bölgesinde uygulanır.

(III) Özel Çağrı Uygulaması : Bu maksatla belirlenen nitelikli birlik ve kurumları kapsar.

(2) Kapsam bakımından :

(I) Personel Seferberliği

(II) Lojistik Seferberlik,

(aa) Araç Seferberliği,

(ab) Mal ve Hizmet Seferberliği

(ac) Sanayi Seferberliği.

b. Personel Seferberlik faaliyetlerinin kapsadığı hususlar :

(1) Seferberlik duyurusunda, TSK kurulu birliklerinin tamamının veya bir kısmının, seferi teşkilat ve kadro seviyesine çıkarılması, kurulu birlik ve kurumların bünyesinde bulunan seferde kurulacak statüdeki birliklerin teşkili.

(2) Seferberlik ve savaş hali süresince, oluşacak personel zayiatını karşılamak üzere bütünleme personelinin sağlanması.

(3) Gerekli görülen birlik ve kurumların tamamının veya bir kısmının, özel nitelikli personel ihtiyacının karşılanması.

(4) Yedek personelin, silah altına alınma usullerinin denenmesi ve yedek personelin eğitimlerinin tazelenmesi ve geliştirilmesi.

c. Personel Seferberlik hazırlıkları için yapılan işlemler :

(1) Kaynaktaki yedek personelin saptanması.

(2) Birlik ve kurumların yedek personel ihtiyacının saptanması.

(3) Kaynakların ihtiyaca uygun biçimde dağıtımı ve yedek personelin birlik ve kurumlara ismen tertibi.

(4) Tertip edilen personele Sefer Görev Emirlerinin tebliği ve sefer tertibinden çıkarılan yedek personelin Sefer Görev Emrinin kaldırılması.

(5) Yedek personelin çağrılması, birlik ve kurumlara sevki ile birlik ve kurumlarca teslim alınması.

(6) Seferberlik usullerinin denenmesi ve yedek personelin eğitimi.



d. Lojistik Seferberlik :

(1) Araç Seferberliği :

(I) Araç seferberliği ile ilgili prensipler :

(aa) Araç tertipleri, Kuvvet Komutanlıkları ve J.Gn.K.lığınca düzenlenerek gönderilen ihtiyaçlara göre, M.S.B.lığınca yapılır.

(ab) Birliklere araç tertibi yapılırken öncelikle, birliğin bulunduğu garnizonun dahil olduğu İl'e kayıtlı araçlardan başlanır. O İl'de mevcut araçlar yeterli olmadığı takdirde, civar illerden tertip yapılır.

(II) Araç seferber olma hazırlıklarının aşamaları:

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin araç seferber olma hazırlıkları, Milli Savunma Bakanlığı tarafından yürütülür ve dört aşamada oluşur.

(aa) Araç ihtiyaçlarının saptanması.

(ab) Kaynakların saptanması.

(ac) İhtiyaçları karşılayacak tertibin yapılması.

(ad) Araçların getirilmesi, teslim alınması ve sevkinin yapılması.

(2) Mal ve Hizmet Seferberliği :

(I) Silahlı Kuvvetlerin seferberlik ve savaş hali ihtiyaçları, barış zamanından itibaren merkezi planlamayla, bakanlıkların kuruluş veya kontrolünde bulunan yurtiçi kaynaklardan yapılan tahsislerle karşılanır. Bakanlıklardan karşılanacak ihtiyaçlara ilişkin işlem sırası, aşağıdaki şekildedir.

(aa) Bakanlıklar kuruluş veya kontrolünde bulunan yurt içi kaynaklarını, katalog/CD halinde veya elektronik ortamda, TSK'ne ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına yayımlarlar.

(ab) Bakanlıklar tarafından yayımlanan, "Yurtiçi Kaynak Bilgileri” dikkate alınarak belirlenen TSK ihtiyaçları, Bakanlık tahsislerine esas olmak üzere M.S.B.lığına gönderilir.

(ac) Bu ihtiyaç çizelgeleri, M.S.B.lığınca incelendikten ve tahsis yapacak Bakanlıklar belirlendikten sonra, M.S.B.lığı ile tahsisi yapan Bakanlıklar arasında protokol yapılır.

(ad) Birlik ve kurumlar, bir üst Komutanlıkça kendilerine tahsis edilen kamu veya özel kurum ve kuruluşlarla protokol/sözleşmelerini yapar. Bu husus, her yıl Nisan ayında yapılan (illerde/ilçelerdeki mülki ve askeri makamların iştirakiyle) koordinasyon toplantısında gözden geçirilir.

(II) Silahlı Kuvvetlerin, merkezi planlama ile Bakanlıkların kuruluş veya kontrolünde bulunan kaynaklardan karşılanamayan ihtiyaçları, Milli Müdafaa Mükellefiyeti (MMM) yolu ile bölgeden karşılanır.

(3) Sanayi Seferberliği

Milli Sanayinin imkanlarıyla, gelişme durumunu saptamak ve üretimin seferberlik ve savaş ihtiyaçlarını karşılayacak hale getirilmesi için; gerek kamuya, gerekse özel sektöre ait faaliyetlerin savaş sanayiine geçişinde , üretim kaynaklarında yapılması gereken düzenlemelerin tümüdür.

3. SEFERBERLİK FAALİYETLERİNDE KOORDİNATÖRLÜK GÖREVİ :

Seferberlik ve savaş hali hazırlıklarının en üst düzeyde yapılması ve uygulanmasından;

a. Türk Silahlı Kuvvetlerine ilişkin işlemlerde, Milli Savunma Bakanlığı,

b. Silahlı Kuvvetlerin görev alanı dışında kalan işlemlerde, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği,

c. a ve b fıkralarında belirtilen işlemlerin müştereken yürütülmesinde Başbakanlık, koordinatörlük görevi yaparlar.

Genelkurmay Başkanlığının sistem içerisindeki görevi; seferberlik ve savaş hali hazırlıklarının geliştirilmesi için ilgili komutalıklara direktifler vermek, ilke ve öncelikleri belirlemektir.

TSK'nın Tarihçesi

Tarih sürecinde Siyasi düzeni, Askeri düzenle birlikte doğup, gelişen Türklerin tarihi dörtbin yıl öncesine dayanır. Orta Asya’da başlayan uzun öykü, büyük göçlerin neden olduğu hareketlilikle tüm ana karalara yayılmıştı. Doğuda, Hun, Göktürk ve Uygur ulusları, Batıda ise 1040 yılında Oğuz kökenli Türklerin kurduğu ilk Türk devleti Selçuklu İmparatorluğu, Türkleri dünyaya tanıtmış oldu.

1071 yılında Malazgirt zaferiyle kapıları açılan Anadolu topraklarına giren Türkler, bir çok beylik, Anadolu Selçuklu Devleti ve Türklüğün en önemli devletlerinden biri olan Osmanlı İmparatorluğunu kurdular. Bu Türk topluluklarında değişmeyen unsurlar; dil, din, töre ve geleneklerdi. Yüzyıllar boyunca Türk Bayrağı bir uçtan bir uca dalgalanmış, atlarını Tunada sulayan Türkler, Viyana kapılarına dayanıp, Akdeniz’de kesin egemenlik kurarak Arap yarımadasını, Kuzey Afrika’yı ellerine geçirmişlerdi.

Kişi olarak askerliğe gönül veren Türkler tüm dünyaya ordu-millet olduklarını kanıtlamışlardı. Orta Asya’daki Türk uluslarından başlayarak, her Türk savaşçı durumunda olduğundan askerliğe özel meslek gözü ile bakılmamıştır.

Göktürk kitabelerinde belirtilen tanrı vergisi askerlik misyonu, Türklerin bütün zamanlarda ülküsü kabul edildi.

Jeopolitik ve jeostratejik koşullar sonunda zayıflayan Osmanlı İmparatorluğu, en zayıf döneminde I. Dünya Savaşına katılmış, Türk askeri tarihinde yeni ve destansı sayfalar açılmıştı. Dünya coğrafyası ve siyasal düzeni üzerinde yaşamsal rol oynayan Çanakkale Savaşları Türk ordusunun zaferiyle son bularak savaşın uzamasına neden olmuştu.

Birlikte yola çıktıkları müttefiklerinin yenilgisi, Osmanlı İmparatorluğunun da sonu olmuş, ülke toprakları işgal edilerek ordu dağıtılmıştı.

Tarihe karışan bu köklü imparatorluğun topraklarında doğan yeni bir güneş, sonsuza dek sürecek Türk Cumhuriyeti’nin temellerini attı. Karanlık bulutları yırtan bu güneş, 20. yüzyılın büyük asker ve devlet adamı olan Mustafa Kemal Atatürk’tü. Asker kökenli bir reformist olan Atatürk dehasını, kurduğu devleti ileri götürerek, tüm uluslara kanıtladı. Sınırları kanla çizilen Türkiye toprakları üzerinde artık yepyeni bir Cumhuriyet vardı.

Büyük Atatürk Ulus ve silahlı kuvvetlere yol gösterip, onları güçlendirdi.

II. Dünya Savaşının alevleri sınırları yalarken Türk ordusu görevi başındaydı. Savaş sonrası Dünya üzerindeki gelişmeleri izleyen Türk Silahlı Kuvvetleri, insanlık idealleri uğruna 1950 yılındaki Kore Savaşlarına katılarak tüm dikkatleri üzerinde topladı. Kore’ye gönderilen takviyeli piyade tugayı girdiği savaşlarda, azmiyle, kahramanlığıyla, ruhuyla, bir çok ülke ordularına örnek gösterildi. Türk Silahlı Kuvvetleri KORE’de 731 şehit verdi.

18 Şubat 1952’de NATO’ya katılan Türkiye Cumhuriyeti, Silahlı Kuvvetlerinde modernizasyon çalışmalarını başlattı. Caydırıcılık gücü sürekli artan Türk ordusu 1974 Kıbrıs Barış Harekatında güç ve yeteneğini bir kez daha kanıtladı. Türk Silahlı Kuvvetleri, 1980'li yılların sonunda yeniden yapılanma sürecine girdi.

Günümüzde birbirlerinden farklı siyasi rejimlerin, dinlerin, ekonomik sistemlerin ve askeri güçlerin karşı karşıya geldiği bir bölgede yer alan Türkiye, Karadeniz’e, Ege’ye, Akdeniz’e, Balkanlar’a ve Ortadoğu’ya hakim olan konumu ile, üç kıta arasında kara ve deniz ulaşım yollarının kesiştiği Cebelitarık Boğazı’ndan başlayıp, Orta Doğu ve Orta Asya’ya uzanan stratejik halkalar zincirinin odak noktasını oluşturur. Türk Boğazlarına sahip olan Türkiye, Süveyş’i ve dolayısı ile bölgedeki deniz ulaştırmasını kontrol edebilecek bir mevkiidedir.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu, Ortadoğu’daki enerji kaynaklarına kara ve havadan ulaşılabilen en kısa yol olmaktadır. Stratejik önemi bu denli büyük olan Türkiye’nin bulunduğu bölgede köklü değişiklikler oluşmakta, büyük değişikliklerin yaşandığı bu süreç beraberinde bir çok sarsıntılar getirmektedir. Değişimin kapsam ve süresi belirsizliğini sürdürmekte, Türkiye bölgede istikrar unsuru olarak dimdik ayakta durmaktadır.

Bu belirsizlik ortamında, Türkiye’nin güvenliğine yönelik tehlikeler, eskiden olduğu gibi yalnızca bölgedeki Askeri güçleri değil, bu ülkelerdeki politik, ekonomik ve sosyal dengesizlikler, sınır anlaşmazlıkları, iktidar ve güç mücadeleleri ile terörizmi de kapsamaktadır. Türkiye’nin yeraldığı bölgedeki bu ortam, belirgin bir tehlike arzetmektedir.

Türk Silahlı Kuvvetleri, bölgesindeki krizlerin yanısıra, politik kararlara bağlı olarak dünya barışını tehdit eden krizlere de müdahaleye hazır olmak zorundadır.

Büyük Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünya’da Barış” ilkesine bağlı olan Türkiye Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri; saldırgan emeller gütmez, ancak bağımsızlığı, ülkesi, milleti ve onuru tehdit ve tehlikeye maruz kaldığında ya da bağlı bulunulan uluslararası kuruluşların müşterek idealler doğrultusunda birlikte alınan kararlar ile kullanılır.

Türkiye Cumhuriyeti, NATO Savunma Paktına dahil bulunmakla savunma güvencesini arttırmış, aynı zamanda global dengenin korunmasına katkıda bulunmuştur. Değişen dengeler sonucu tek süper güç olarak kalan ABD ile savunma ve ekonomik işbirliği içerisinde olan Türkiye, Silahsızlanma ve Silahların kontrolü girişimlerini desteklemekte, silahsızlanmanın hiç bir ülkenin güvenliğini olumsuz yönde etkilemeyecek bir biçimde ve etkin denetim altında gerçekleşmesi gereğini savunmaktadır.

Yerleşmiş coğrafi koşulların ve sıcak çatışmaların yoğun olduğu bir bölgede, NATO Savunma zincirinin son halkası olmanın yarattığı önemle Türkiye Cumhuriyeti, barış zamanında itibaren milli savunma olanaklarını güçlü bulundurmak ve silahlı kuvvetlerini olası tehditlere karşı hazır ve güçlü bir yapıda bulundurmak zorundadır.

Türkiye’nin savunma politikasının unsurları; Milli savunma için kararlılık ve irade, NATO dayanışması ve Türk Silahlı Kuvvetleri’dir.

Jeopolitik ve jeostratejik önemi bu denli büyük olan Türkiye Cumhuriyeti’nin Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanlığına bağlı olan Kara, Hava, Deniz Kuvvetleri’nden oluşmaktadır. Barış zamanında iç güvenlik kuvvetlerinin bir parçası olarak görev yapan, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlıkları, savaş zamanında Kara ve Deniz Kuvvetleri komutası altına girmektedir.

Genelkurmay Başkanı; Silahlı Kuvvetlerin komutanıdır. Savaşta Başkomutanlık görevini Cumhurbaşkanı adına yerine getirir. Silahlı Kuvvetlere komuta etmek, savaşa hazırlanmasında personel, istihbarat, harekat, teşkilat, eğitim-öğretim ve lojistik hizmet ilkeleri ve programları Genelkurmay Başkanlığının sorumluluklarıdır.

Genelkurmay Başkanlığı ayrıca NATO ve diğer ülkeler ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin askeri ilişkilerini yönlendirir.

ADNAN MENDERES

1899 yılında Aydın’da doğdu. Babası İzmirli Katipzade İbrahim Ethem Bey, annesi Aydınlı Hacı Alipaşazadeler’den Tevfika Hanım’dır.Anne ve babasını küçük yaşta kaybetti. O'nu anneannesi büyüttü. Tahsil hayatına İzmir İttihat ve Terakki Mektebi’nde başlayan Adnan Menderes, Kızılçulu Amerikan Koleji’nde okurken misyonerlerle başı derde girdiği için, çeşitli makamlara müracaat etti. Müracaat ettiği makamların birinin başında Celal Bayar vardı. Bayar’la böyle tanışmış oldu.

Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitiren Adnan Menderes, Birinci Dünya Savaşı sırasında yedeksubay olarak askerliğini yaptı. Aydın’da bazı arkadaşlarıyla birlikte Ayyıldız Çetesi’ni kurdu. Daha sonra Söke’de Piyade Alay Yaveri olarak savaşa katıldı. Savaştan sonra İstiklal Madalyası aldı.

Ali Fethi Okyar tarafından 1930 senesinde kurulan ancak kısa sürede kapatılan Serbest Fırka’nın Aydın Teşkilatı'nı kurarak başkanı oldu. Bu parti kapatılınca CHP’ye girdi ve 1931 yılında bu partiden Aydın Milletvekili seçildi.

1945 senesine kadar TBMM’de komisyon raportörlüğü yapan Adnan Menderes, o yıl Saracoğlu Hükümeti’nin getirdiği Toprak Kanunu Tasarısı'nı şiddetle reddederek, komisyondan istifa etti. Partide yaptıkları muhalefetten dolayı, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü ile birlikte CHP Disiplin Kurulu tarafından 12 Haziran 1945’te ihraç edildiler.

Celal Bayar da hem partiden hem de milletvekilliğinden istifa etti. Bu hareketler Demokrat Parti’nin 7 Ocak 1946’da kurulmasına sebep oldu. 1946 seçimlerinde Demokrat Parti’den Kütahya Milletvekili olarak meclise girdi. Celal Bayar’dan sonra ikinci adam durumuna geldi.

14 mayıs 1950 seçimlerinde DP oyların 53,5’ini alarak iktidar oldu. 10 senelik DP iktidarının tek başbakanı oldu ve o döneme damgasını vurdu. İktidarı zamanında 5 hükümet kurdu. Bu 10 senelik zaman içinde Türkiye’nin iç ve dış siyasetinde büyük gelişmeler oldu. Sanayileşme ve şehirleşme hamlesi başladı, köye makine girdi, ulaşım, enerji, eğitim, sağlık, sigorta ve bankacılık yeniden başladı. Türkiye kalkınma kavramıyla tanıştı.



27 Mayıs 1960 tarihinde yapılan askeri darbeyle iktidardan indirildi. Yassıada’ya hapsedildi. Milli Birlik Komitesi tarafından kurulan Yüksek Adalet Divanı’nca idama mahkum edildi. Yassıada'da tutuklu bulunduğu sırada çeşitli işkencelere maruz kaldığı söylenir.




--------------------------------------------------------------------------------


ATATÜRK'ÜN SÖZÜ VE CHP MACERASI

Türk demokrasi tarihinin en önemli şahsiyetlerinden biri olan Adnan Menderes 1930 yılında Serbest Fırka'ya katıldı. Serbest Cumhuriyet Fıkrası feshedildikten sonra, Celal Bayar'la görüşerek, Cumhuriyet Halk Partisine girdi, en sonunda da Mustafa Kemal'in "Bugün konuştuğum genç, elbette burada bizim parti mutemetleri ile çalışamaz. Şayan-ı dikkat bir gençtir" cümlesi ile beğenisini kazanmıştı ve 1931 yılında CHF Aydın Milletvekili seçildi, 1945 yılına kadar CHF Milletvekilliğini sürdürmüştür.

Adnan Menderes o dönemi şöyle anlatıyor:

"Atatürk zamanında ben, Aydın'da Serbest Fırka'nın reisiydim. Fethi Bey bizzat Aydın'a gelerek, Serbest Fırka ile meşgul oldu. Aydın'daki belediye seçimlerini kazandım. Gayet dürüst bir mücadeleye giriştim. Halk Fırkası ileri gelenleri ile tanışıyordum. Ama Halk Partisi'ne, onların rica ve ısrarına rağmen girmemiştim... Fethi Bey'in partisi, malum şartlar altında feshedildi. Memlekete derin bir teessür hakim oldu. Halk Partisi kendisini toparlamak istedi. Vilayetlere heyetler gönderildi. Bu arada Izmir ve Aydın'a da, Celal Bayar riyasetinde bir heyet geldi...Ben gelen heyetle bir hafta temas etmedim. Nihayet, Celal Bayar tanıdığım ve hürmet ettiğim bir zattı. Vasıf Çınar Ittihat ve Terakki mektebinden hocamdı... Ve temas temin edildi. Bu muhterem zatların ibram ve ısrarı üzerine, Halk Partisine girerek, fikirlerimizi parti içinde müdafaa etmek muvafık olacaktı. O zamana kadar ve benimle beraber Halk Partisi'ne karşı çekingen tanınan arkadaşlarla, Halk Partisi'ne girdik." (Bilgin Çelik, " Toplumsal Tarih Aralık 2000", "Aydın'da Serbest Fırka ve Belediye Seçimleri )







1945 senesine kadar TBMM'de komisyon raportörlüğü yapan Adnan Menderes, o yıl Saracoğlu Hükümeti'nin getirdiği Toprak Kanunu tasarısını şiddetle eleştirerek komisyondan istifa etti.Partide yaptıkları muhalefetten dolayı bir süre sonra Refik Koraltan ve Fuat Köprülü ile birlikte CHP Disiplin Kurulu tarafından 12 Haziran 1945'te ihraç edildiler.
















--------------------------------------------------------------------------------


27 MAYIS DARBESİ

Sabah saat 04:36'da Ankara Radyosu'ndan yapılan bir anons nefesini tutan insanları bir anda heyecanlandırdı. Tek haberleşme aracı olan devlet radyosundan evlere ulaşan anonsta, ''Bugün, demokrasimizin içine düştüğü buhran ve en son müessif hadiseler dolayısıyla ve kardeş kavgasına meydan vermemek maksadıyla, Türk Silahlı Kuvvetleri, memleketin idaresini eline almıştır'' deniliyordu ve Türk halkı ihtilalle ilk defa tanışmış oldu.

Cumhurbaşkanı Celal Bayar Çankaya Köşkü'nde; Başbakan Adnan Menderes Kütahya'da gözetim altına alınıyordu. Bakanlar Kurulu ve Tahkikat Komisyonu üyeleriyle DP milletvekilleri de bulundukları mekanlardan toplanarak Harp Okuluna gönderildiler.



Demokrat Parti iktidarı ile iyi ilişkiler içinde bulunan dönemin Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun başta olmak üzere üst rütbeli asker ve bürokratlar cezaevlerine konuldu. Ülkede ilan edilen sıkıyönetim sonucu tüm Demokrat Partili milletvekilleri, üst derecedeki bürokratlar, polis şefleri tek tek evlerinden alındı. Tüm siyasiler yargılanmak üzere Yassıada'ya gönderildiler.




--------------------------------------------------------------------------------






--------------------------------------------------------------------------------


BEBEK DAVASI







"Adnan Menderes'in gayri meşru çocuğu, Dr. Mükerrem Sarol tarafından alınarak öldürüldü." Gazetelerin kullandığı bu haberler Yassıada Savcılarınca delil telakki edilerek, Adnan Menderes hakkında tarihte Bebek Davası olarak anılan dava açıldı. bunun yanında Başbakanlık kasasından çıktığını iddia edilen kadın iç çamaşırı ve bir kutu da çıplak kadın fotoğrafı da delin olarak kullanıldı. Menderes ise bu tutum karşısında gönül ilişkisini yalanlamadığı gibi özür de dilemedi; çocuğun öldürülmediğini, doğum anında öldüğünü söyledi. Adnan Menderes'in gönül ilişkisine girdiği Ayhan Aydan, gerçekten de Menderes'ten hamile kalmış ancak bebekten kurtulmayı kesinlikle istemediği gibi, doğurmayı çok arzulamıştı. Doğuma giren Dr. Fahri Atabey de, "bebeğin boynunu saran kordon yüzünden ölü doğduğunu" saptamıştı


.

Türk siyasi tarihinde, kaçamağı göze alan, evliyken yaşadığı bir ilişki yüzünden kendini kamuoyu önünde savunmak durumunda kalan tek başbakan Adnan Menderes oldu.

Ayhan Aydan ise, Yassıada duruşmalarında tanık olarak dinlendiği kürsüde şunları söylüyordu:

"Adnan Menderes'i 1951'de tanıdım. Evli olmasına rağmen büyük bir aşkla sevdim. Bütün emelim ondan bir çocuk sahibi olmaktı. Bunu başaramadım. Ancak hangi vicdansız ana, üzerine titrediği bebeğinin öldürülmesine razı olabilir?" Mahkeme başkanı tarafından sevgilisini kurtarmaya çalışmakla suçlansa da, kamuoyu düşüncesini değiştirmeye, bu yasak ilişkideki masumiyete inanmaya, hatta sempati duymaya başladı. Tarihe "bebek davası" olarak geçen bu duruşmaların sonunda Adnan Menderes beraat etti. Menderes'in beraat ettiği tek dava da buydu. Fakat "devletin yüksek menfaatlerine ve istihbarat işlerine sarfedilmek üzere emrine tahsis edilen paraların bir kısmıyla opera sanatçısı Aydan Ayhan'a ev aldığı" iddiasıyla açılan davada suçlu bulundu.


















--------------------------------------------------------------------------------


MENDERES'İN SON DAKİKALARI



İmralı'ya gelindiğinde, memleket içinde ve dış basında sıhhi durumu türlü spekülasyonlara yol açan Menderes, iskeleden konulduğu misafir salonuna kadar çiçek tarhları arasındaki 100 metrelik yolu hiç kimsenin yardımı olmadan rahatça yürüdü. Ayrıca misafir salonu ile darağacının bulunduğu yer arasındaki 80 metrelik yolu da, gene aynı rahatlıkla katetti.

İmralı Adasının etrafında ve içinde Örfi İdare Kumandanlığınca sıkı emniyet tedbirleri alınmıştı. İmralı Adasının etrafında donanmamıza mensup tekneler, içinde de deniz, kara ve hava askerleri görülmekteydi.




Menderes'e M.B.K.'nin tasdik kararı, kendisine tahsis olunan misafir salonunda tefhim edilmiştir. Cumartesiyi pazara bağlıyan gece saat 01.30'da Zorlu ve Polatkan için yapılan formaliteler, Menderes için tekrarlandı.

Menderes Egesel'i dinlerken Polatkan derecesinde olmamakla beraber gene korku ile sarsıldı. Fakat zamanla kendisini toparladı. Oturduğu yerde kamburunu çıkararak daha da küçülmüş ve son arzusu sorulduğu zaman bir sigara istedi.

Verilen Yenice sigarasını içerken şunları söyledi:



- Dünyadan ayrıldığım şu anda, ailemi ve çocuklarımı şefkatle andığımı kendilerine bildirin. Vatanı ve milleti Allah refah içinde bıraksın.












Menderes, sabaha karşı saat 02.31'de Zorlu'nun ipe çekildiği darağacında asılmak suretiyle idam edildi. Menderes'in de, Zorlu ve Polatkan gibi darağacına götürülürken, usule uygun olarak bilekleri arkasına bağlanmıştı.




--------------------------------------------------------------------------------


61 NOLU TEBLİĞ

M.B. Komitesi İrtibat Bürosunun (61) numaralı tebliğidir:

1- Ord. Prof. Dr. Sedat Tavat, Amiral Bristol Hastahanesi Dahiliye Servisi Şefi Dr. Nevzat Yeginsu ve Yassıada Garnizon Hastahanesi tabiplerinden Dr. Galip Bozalioğlu, Dr. Ahmet Karahaliloğlu, Dr. Zeki Kebapçıoğlu ve Dr. Sedat Yürütgen'den müteşekkil heyet tarafından düşük Başvekil Adnan Menderes'in sıhhi muayenesi yapılmış sıhhi durumunun tamamen normale döndüğü raporla tesbit edilmiştir.

2- Yüksek Adalet Divanınca verilen ve Milli Birlik Komitesince tasdik edilen idam cezası hükmü infaz edilmiştir. Tebliğ olunur.



ŞEHİT ÖĞRETMENLER ANISINA

ÇANAKKALEDE BİLİNMEYENLER

18 Mart’ta Türk tarihinin büyük zaferlerinden birinin, Çanakkale Zaferi’nin 84. yıldönümünü kutluyoruz.
Ancak, Çanakkale Muharebeleri hakkında hâlâ herşeyi bildiğimiz söylenemez. Gün geçtikçe yeni belgeler ve bilinmeyenler de günyüzüne çıkmaya başlıyor. Bu dosyamızla, Çanakkale Savaşı ile ilgili bugüne kadar gizli kalmış, duyunca insanı ürperten bir gerçeğin perdesini aralıyoruz. Savaşın acı, insanın vahşi yüzü bu. Bir insanlık utancı olan hadisenin daha fazla bu ülke insanlarından saklanmasını da doğru bulmuyoruz. Çünkü bu olayın doğrudan muhatabı biziz.

Çanakkale Muharebeleri sırasında 1915 Anadolu’sunda her üç evden ortalama bir şehit çıkmıştı. Hepimizin büyükbabası yahut onun akrabası bir şekilde bu savaşta bulunmuştu. Ne var ki, hemen hiçbirimiz o Gelibolu’da onların başından geçen hadiseleri tam anlamıyla bilmiyoruz. Dedelerimiz savaşın, ordunun, stratejinin, taktiklerin vazgeçilmez parçaları olmalarının ötesinde Çanakkale’de bir insan olarak, bizim ailemizin bir ferdi olarak yerlerini almışlardı ama biz onların yaşadıkları sıkıntıları, mahrumiyetleri, mahkumiyetleri, acıları, sevinçleri, beklentileri öğrenemedik. Çoğumuz onların mezarlarını dahi bilmiyoruz. Onlar Meçhul Asker olarak Çanakkale’de dünya durdukça duracaklar.

OSMANLI ARMASININ ANLAMINI BİLİYORMUYUZ?








 


Sağda: Türk Bayrağı,


Solda; Hilafet Sancağı,


Bayrakların Ortasında Bulunan Eliptik Şekil ve Üzerindeki Kavuk;


Osmanlı Hanedanı’nın Bütün Müslümanların (İslam Toplumlarının) lideri (Halifesi) olduğunu


Solda Bulunan Çiçekler; Devletin Hoşgörüsünü,
Solda Bulunan Terazi: Devletin Adaletini,


Solda Bulunan Kitap(Kuran-ı Kerim):


Müslüman Türk Devletini,
Sağda ve Solda Bulunan Silahlar


; Eşsiz Türk Ordusunu,
Güneş; Türk Osmanlı Devletinin Büyüklüğünü,


Güneşin Ortasında ki Yeşil Yuvarlak ve içindeki Tuğra;


Türk ve Müslüman Büyük Osmanlı Hanedanını
Tuğra’nın Altındaki Ay;


Devletin Dünyadaki Bütün Müslümanların Bekçisi Olduğunu
Madalyonların Asılı Olduğu Aksam, Köklü Osmanlı


Devletini ve Türk kültürünü
Ve En Altta Asılı Olan Madalyonlar; Devletin Çeşitli Milletlerden Olan Halkını
Temsil


Etmektedir....




Ahmet Safak - Kan Uykusu

Sat Komandoları




Türk Silahlı Kuvvetleri

Türk askeri,Türk komandosu,Türk özel timi !!!

Gökçeada Türk Komandosu

DOSTA GUVEN DUSMANA KORKU VEREN TURK KOMANDOSU

Türk Komandosu ve kendi Agizlarindan çikan Siirler

KOMANDO NEDİR ?

KOMANDO NEDİR ?


Gurur,güven, ani karar verebilme yeteneği ile her türlü düşman, hava ve arazi şartları ile mücadele edebilecek şekilde yetiştirilmiş, bittiğinde yeniden doğan mümtaz askeri personeldir.






Komandonun anlamını şu sözlerle ifade edebilirim:


Burası şafağı 90 derken nöbetten düşenlerin yeri değil,şafağı 9 kala şehit düşenlerin yeridir.Burası cilalı taşlar üzerinde kızlarla dans etmesini bilenlerin değil,amansız dağlarda vatan hainleriyle raks etmesini bilenlerin yeridir.Burası kuşların yerine mermilerin uçuştuğu,çiçeklerin yerine barutun koktuğu,yollarına sokaklarına pusuların atıldığı,içkisi kan mezesi yılan yaşamak için öldürmek zorunda kalan,kahraman komandoların yeridir






Komandoluk bir sevdadır ve herkesin olamıyacağı birşeydir.olanlar ise hayatlarında yaşamladıkları şeyleri yaşayan kahraman Türk ordusunun en mükemmel neferleridir.Bunun için komandolara sahip çıkıp onlar için dua etmeliyiz. Onları anneleri bu en şerefli mertebe için yetiştirmişlerdir. her koyun koç her ana komando doğurmaz .






KOMANDO




KORKU NEDİR BİLMEYİZ
BİZ DAĞLARIN ERLERİ
YUVA YAPTIK GÖKLERE
BAŞ DÖNDÜREN YERLERE
ENGEL TANIMAZ AŞARIZ
YÜCE ENGİN DAĞLARI
EL VERİR UZANIRIZ
MOR SİYAH BULUTLARA
BEN TÜRK KOMANDOSUYUM
DÜŞMANI ÇELİK PENÇEMLE EZERİM
HER YERDE BEN VARIM
HAVADA, KARADA. DENİZDE. ÇÖLDE, ÇATAKTA, BATAKTA
HER ZAMAN VE HERYERDE
KİM?
KOMANDO
KİM?
KOMANDO
OLAMAZSIN... .
YAH
OLAMAZSIN...
YAHKOMANDOLAR....
ALLAH
KOMANDOLAR ...
ALLAH


Allah sizi korusun







KOMANDO OLMAK ONURUMDUR


OLUR YA BİR ÇATIŞMADA ÖLÜRSEM
ARKAMDAN YAS TUTMAYIN
BIRAKIN TOPRAĞIMDA RAHAT UYUYAYIM


BEDENİMDEN KOMANDOMU ÇIKARMAYIN
ONLAR BENİM GURURUMDUR
ÖLÜNCE KEFENİM OLACAK


BAŞIMDAN MAVİ BEREMİ ÇIKARMAYIN
O BENİM ŞANIM ŞEREFİM OLACAK


AYAĞIMDAN BOTLARIMI ÇIKARMAYIN
ONLAR NİCE YOLLAR AŞACAK
ŞEHİT OLURSAM SIRAT KÖPRÜSÜNDEN GEÇECEK


ELİMDEN TÜFEĞİMİ ALMAYIN
O BENİM MEZARIMA SEMBOL OLACAK


YARAMIN KANINI SİLMEYİN
AHİRETTE HESABI SORULACAK


GÖĞSÜMDEN KÖR KURŞUNU ÇIKARMAYIN
O BENİM MADALYAM OLACAK...


















Bordo Bereliler


TSK' nın değişik sınıf ve rütbelerdeki subay ve astsubaylarından oluşan, iç ve dış tehditlerin bertaraf edilmesine karşı her türlü arazi ve iklim şartlarında görev yapabilecek nitelikte üst düzey eğitime tabi tutularak yetiştirilmiş özel askerlere verilen isimdir. Tugay seviyesinde Oluşturulmuş olan Özel Kuvvetler Komutanlığı'na (Eski Adı Özel Harp Dairesi Başkanlığı) olarak görev yaparlar. Söz konusu Tugay, Bordo Bereliler ile Muharabe Arama Kurtarma (MAK), Su Altı Taarruz(SAT), Deniz Piyade Keşif timlerini bünyesinde barındırmakla beraber, fiili durumda sadece Bordo Bereliler ve MAK doğrudan Tugay'ın emrinde görev yapmaktadır.
Bordo Bereliler aynı zamanda devlet büyüklerinin yakın koruma görevini de yerine getirirler. Dünyanın en iyi askeri özel timleri sıralamasında 1. sırada yer alır. (Kimi verilere göre 2004 yılında Almanya'da düzenlenen Özel Kuvvetler yarışmasındaki birincilik performansıyla ilk sıradadır).
Bordo Berelilere üye olan askerlerin adları soy adları MİT tarafından
korunur.







Eğitimleri (Dört dörtlük yetişiyorlar)

Yurtiçi, yurtdışı ve ihtisas eğitimi olmak üzere 3 ayrı dalda 47 ayrı ders eğitimi gören "bordo bereliler", 3.5 yılda yetişmektedir.Yurtiçinde 72 hafta süreli temel nitelikli kurslar gören elit askerlere, bu eğitimden sonra yurtiçi ve yurtdışında ihtisas eğitimi verilmekte, ihtisas süreleri 10 ila 52 hafta arasında değişmektedir. Yaklaşık 3 - 3.5 yıl sonunda aday, gerçek bir "bordo bereli" olmak suretiyle özel timlerde görev alacak duruma gelmektedirler.
Yurtiçinde; savaş beden eğitimi, özel harekat, yakın muharebe, teşhis-tanıma, uzak mesafeli keşif ve devriye, sızma, yaşamı sürdürme - sorgulama sorguya mukabele, kaçma - kurtulma, hedef tarifi - ateş tanzimi - hasar tespiti, özel operasyon, psikolojik harekat, halka yardım, paraşüt, komando, gayri nizami savaş, koruma, kış muharebesi, kurbağa adam, serbest paraşüt eğitimi.
İhtisas kurslarında; atlatıcı ve yer ekip komutanlığı, tahrip teknikleri, mayın ve bubi tuzakları, ilk ve acil yardım, cerrahi teknisyen, hayatta kalma-kurtulma, cephane imha, hafif silah uzmanlığı, ağır silah uzmanlığı, istihbarat uzmanlığı, harekat uzmanlığı, muharebe kursları, psikolojik harekat kursları.
Yurtdışında; özel kuvvetlerde uzmanlık, hava indirme, sivil işler, halkla ilişkiler, devriye, yaşamı sürdürme, psikolojik harekat kurslarıdır.
Ayrıca bu birlikler iyi donanımlı diplomatlardır.







* Yurtiçinde; savaş beden eğitimi, özel harekat, yakın muharebe, teşhis-tanıma, uzak mesafeli keşif ve devriye, sızma, yaşamı sürdürme - sorgulama sorguya mukabele, kaçma - kurtulma, hedef tarifi - ateş tanzimi - hasar tespiti, özel operasyon, psikolojik harekat, halka yardım, paraşüt, komando, gayri nizami savaş, koruma, kış muharebesi, kurbağa adam, serbest paraşüt eğitimi.
* İhtisas kurslarında; atlatıcı ve yer ekip komutanlığı, tahrip teknikleri, mayın ve bubi tuzakları, ilk ve acil yardım, cerrahi teknisyen, hayatta kalma-kurtulma, cephane imha, hafif silah uzmanlığı, ağır silah uzmanlığı, istihbarat uzmanlığı, harekat uzmanlığı, muharebe kursları, psikolojik harekat kursları.
* Yurtdışında; özel kuvvetlerde uzmanlık, ranger, hava indirme, sivil işler, halkla ilişkiler, devriye, yaşamı sürdürme, psikolojik harekat kursları



“...Teğmen hedefe girmenin hazırlığında... Sözde onurlarının kırılacağı, dahası hedefe girenin onur bulacağı yerdir burası... Ve girilen çatışmanın en doruğudur. Anlarla, durumla, mekanla, içgüdülerle, dürtülerle, tehlikelerle ve benlikle yarışılır burada... Ve karşıda olanın çok önemi yoktur aslında... Hedefe girme anı gelip çatmışsa eğer, bütün kökler kopartılıp atılmıştır zaten...
‘Ve o an, hedefe yürümek üzere ayağını yerden kesebildiğin andır’. Göz gözü tanımaz o zaman... Varlığının tohumuna para saymış olsan bile tanımazsın benliğini... Zaman, mekan, dünya, ifrit, benlik saygı duruşuna geçiverir zaten... Mehmetçiğin yakarış anıdır bu... Dahası anış... Ve ruh bütün yaratılmışlara kafa diker ya, bir secde anındadır aslında... Kendisini Yaratana... Kendisini yaratılmışlar içinde en şerefli kılana... Artık bütün varlığın seyre koyulduğu, bir haykırış anıdır. Askerin her şeye karşı olan ve aslında sadece bir tek şeye karşı yaptığı haykırışı... ‘Allah...’ deyişi...
‘Ya Allah...’
Gürüldeyerek, gümbürdeyerek hedefin içine akan askerler...
Mehmetçik...
Türkler’in, Türküm diyenlerin, Türk inançlıların, kutsal anı...
Şerefin, namusun, imanın bedenleştiği, bayraklaştığı an...
Burası Kuzey Irak’ta gelecek arayıp da, bulduğumuz yerdir...”

Bordo Bereliler Eğitim

Yurtiçi, yurtdışı ve ihtisas eğitimi olmak üzere 3 ayrı dalda 47 ayrı ders eğitimi gören "bordo bereliler", 3.5 yılda yetişmektedir.Yurtiçinde 72 hafta süreli temel nitelikli kurslar gören elit askerlere, bu eğitimden sonra yurtiçi ve yurtdışında ihtisas eğitimi verilmekte, ihtisas süreleri 10 ila 52 hafta arasında değişmektedir. Yaklaşık 3 - 3.5 yıl sonunda aday, gerçek bir "bordo bereli" olmak suretiyle özel timlerde görev alacak duruma gelmektedirler.

Yurtiçinde; savaş beden eğitimi, özel harekat, yakın muharebe, teşhis-tanıma, uzak mesafeli keşif ve devriye, sızma, yaşamı sürdürme - sorgulama sorguya mukabele, kaçma - kurtulma, hedef tarifi - ateş tanzimi - hasar tespiti, özel operasyon, psikolojik harekat, halka yardım, paraşüt, komando, gayri nizami savaş, koruma, kış muharebesi, kurbağa adam, serbest paraşüt eğitimi.

İhtisas kurslarında; atlatıcı ve yer ekip komutanlığı, tahrip teknikleri, mayın ve bubi tuzakları, ilk ve acil yardım, cerrahi teknisyen, hayatta kalma-kurtulma, cephane imha, hafif silah uzmanlığı, ağır silah uzmanlığı, istihbarat uzmanlığı, harekat uzmanlığı, muharebe kursları, psikolojik harekat kursları.

Yurtdışında; özel kuvvetlerde uzmanlık, hava indirme, sivil işler, halkla ilişkiler, devriye, yaşamı sürdürme, psikolojik harekat kursları.

Terörist Abdullah Öcalan'ın Kenya'dan alınmasını sağlayan birliktir.